Bilinçli Personel=Güvenli Çalışma Ortamı

Bu yazımızda , güvenliğin sadece güvenlik personeli ile değil, diğer şirket çalışanları ile birlikte sağlanmasının önemine değinmek istedik.
Bu konu, gelişen güvenlik sektöründe, çeşitli argümanlar ile de, önemini doğrulayan bir hal almıştır. Güvenlik birimlerince korunan tesislerin veya binaların güvenliği ve emniyeti, yalnızca bu birimlerin sorumluluğunda değildir. Bina ve tesislerin çalışanları da, emniyet ve güvenliğin sürekliliğinin korunmasında büyük bir role sahiptir. Bu nedenle, her personelin oryantasyon ve işbaşı eğitimlerinde ,temel güvenlik konusunun da işlenmesi, güvenliğin daha etkin ve sağlıklı yürütülmesi açısından önem arz etmektedir. Eğitimin içeriğinde; temel güvenlik bilinci, tesise gelen ziyaretçi veya konaklayan misafirlerin bilgi ve değerli eşyalarının korunması, tehlike arz eden durumların tespiti ve raporlanması, yangın önleme ,terörizm ve farkındalık gibi konuların bulunması uygun olacaktır. Bu güvenlik eğitimi, özellikle,şirket olarak, kendine güveni yüksek ve bilinçli bir personel grubu ile çalışma ayrıcalığı sağlayacaktır.

Şirketler, kendilerine ziyarette bulunan misafirlerin de güvenliğinden sorumludurlar. Bu durum otel özelinde incelendiğinde daha da önemli bir boyut kazanmaktadır. Bir misafir konaklayacağı oteli ziyaret ettiğinde; temiz olması veya rahat olması gibi beklentiler ile birlikte emniyetli ve güvenli olmasını da beklemektedir. Aynı durum iş merkezleri için de geçerlidir. Örneğin, iş görüşmesi amacı ile şirketinizi ziyaret eden bir personel adayının güvenliğinin sağlanması şirketin sorumluluğunda olan bir konudur. Firmaların, risk analiz birimleri ya da güvenlik departmanları bu nedenle var denebilir. Fakat, emniyet ve güvenlik konuları, sürekli ve aktif olarak gözlemlenmesi gereken kavramlar olduklarından, yalnızca belli bir grup ya da belirli kişilerin sorumluluğunda olması yerine bütün ekip tarafından takip edilmelidir. Bu durum, tabii ki ,son derece özverili bir takım çalışması ve her çalışanın, tesise ziyarette bulunan misafirlerin emniyet ve güvenliğini sağlamak adına, kendi üzerine düşen görevi yerine getirmesini sağlayan bir bağlılık gerektirmektedir. Bahsedilen bu özveri ve bağlılık sayesinde, verilen hizmetin de kalitesi artış gösterecektir.
Firma ve otel personeli, risk yönetimi konusunda çalıştıkları kurumun gözü ve kulağı pozisyonundadır. Misafirlerin bulunduğu ortak kullanım alanlarında ya da otelin herhangi bir bölümünde bulunan personel, yolunda gitmeyen bir durumu anlayan kişi olacaktır.

Güvenlik görevlilerinin genellikle,giriş-çıkış noktalarında görev aldığı düşünüldüğünde, binanın diğer katlarında çalışan personelin de güvenlik bilincine sahip olmasının önemi bir kez daha karşımıza çıkmaktadır. Örnek vermek gerekirse; firmanıza ziyarette bulunan bir misafiri, bekleme salonunda ağırlayan çalışanınız, sahip olduğu güvenlik bilinci sayesinde, bulundukları ortamı ve ziyarete gelen kişiyi farklı bir bakış açısı ile gözlemleme kabiliyetine sahip olacak ve potansiyel bir riski tespit etme konusunda da daha başarılı olacaktır. Bu bağlamda, diğer personelin de güvenlik bilincine sahip olması, herhangi bir potansiyel tehditin gerçekleşmeden tespitini sağlama ve bu durumu raporlama şansını vermektedir.

Firma ziyaretlerinde veya otel konaklamalarında, misafirlerin çalışanlar ile etkileşimde bulundukları her noktada, güvenlik ve emniyet unsurlarının bulunması sebebiyle, bu tarz güvenlik bilinci eğitimlerinin tüm personele verilmesi hayati önem taşımaktadır. Günümüz şartları düşünüldüğünde, personele verilecek eğitimin, terör olayları ile bağlantılı olabilecek herhangi bir şüpheli olayın tespiti, raporlanması ve nasıl karşılık verileceği gibi konuları içermesi de önem arz etmektedir.

Globalleşen ve neredeyse günlük hayatın bir parçası haline gelen şiddet ve terörizme karşı şirket çalışanlarının, sürekli tetikte, ihtiyatlı ve ne yapacağını biliyor durumda olması gerekmektedir.

Şüphe anında, personelin şu üç temel soruya cevap araması gerekmektedir;
 Aradığım şey ne ?
 Karşımdaki şeyin şüpheli olduğundan nasıl emin olurum ?
 Bu durumu raporlamalı mıyım?
Uzmanlar,şirket çalışanlarında güvenlik bilincinin var olmasının, kendilerinde güven duygusu yaratacağına ve olaylar karşısında ne tür bir aksiyon almaları konusunda kendilerinden emin olmalarını sağlayacağına değinmiştir. Bu tür eğitimler ve dahası temel olarak güvenlik bilincine sahip olmaları, personele başka bir anlamda büyük bir donanım kazandırmaktadır. Önceki yayınlarımızda da belirttiğimiz üzere; her geçen gün gelişme gösteren güvenlik sektörü, bundan sonraki yıllarda tamamen şüphe ve niyet üzerine kurulu bir sistem üzerinde varlığını sürdürecektir.
Gerek ulusal gerekse uluslararası platformlardaki güvenlik uygulamaları, birçok insan tarafından yorucu, bıktırıcı ve zorlayıcı olarak algılanmaktadır. Bu sebeple, güvenlik uygulamalarını sürdürmek, olduğundan daha zor bir hal alabilir.
Kişiler ile güler yüzlü ve müşteri memnuniyeti odaklı diyalog kurmak her zamankinden daha önemli olmaktadır.

Yasa dışı bir eylem amacı ile bina ya da tesise gelen kişiler, yapılacak eylemin yaratmış olduğu baskı ve yakalanma korkusundan dolayı, bu tarz bir yaklaşıma aynı şekilde karşılık vermeyecektir.
Aksine, yakalanma ya da fark edilme korkusundan dolayı böyle bir ilgi karşısında kendilerini ele verme ihtimalleri yükselecektir. Böyle bir durumdan kurtulmak ve bulundukları ortama ne amaçla geldikleri sorusunu cevaplamak yerine, derhal o bölgeyi terk etme kararı bile alabilirler.
Bunun gibi bir şüpheli durum ile karşılaşıldığında, personelin durumu önemsemeyip; “Nasıl olsa gitti.” ya da “Yanlışlıkla geldi herhalde.” gibi bir varsayımda bulunmak yerine, konuyu ciddiye alıp, durumdan şüphelenerek derhal raporlama yoluna gitmesi, hem tesis hem de tesiste bulunan misafir ve diğer çalışanlar açısından son derece büyük bir önem içermektedir.

Kaynak: Elizabeth Johnson, Senior Public Relations & Marketing Manager, American Hotel & Lodging Educational Institute

2015 Yılı Haziran Ayı Güvenlik Değerlendirmesi

Geride bıraktığımız Mayıs ayı, seçim sürecinin yarattığı tansiyon ile birlikte sıcak gündem başlıklarına sahiplik etti. Yoğun ve olaylı geçen 1 Mayıs’ın ardından yaşanan olaylardaki faillerin terör ile bağlantısı olabileceği belirtilmişti. Bu duruma istinaden, İstanbul’un 10 ayrı ilçesine eş zamanlı operasyonlar düzenleyen Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, 20 şüpheliyi gözaltına aldı. Çevik Kuvvet ve Özel Harekat ekiplerinin de katılımı ile 800 kişilik bir ekip ve polis helikopterlerinin desteği ile düzenlenen operasyonun, terör örgütü MKP’ye (Maoist Komünist Partisi) yönelik olduğu belirtildi. Operasyon sonucu yapılan incelemelerde uzun namlulu tüfekler ile birlikte çeşitli silahlar ve çok sayıda örgütsel doküman ele geçirildi.

Bu sıcak gelişmenin dışında ülkenin birçok bölgesinde, seçim döneminin gerginliği yükselişine devam etti ve çeşitli siyasi partilere yönelik saldırılar gündemi meşgul tuttu. Bu saldırılarda can kaybı yaşanmaması olaylar ile ilgili tek sevindirici nokta olurken, ülke Bursa kentinin Gürsu Belediye Başkanına yapılan saldırı ile sarsıldı. Kendisinden terfi talep eden zabıta memuru ile yaşadığı tartışma sonucu memurun silahlı saldırısına maruz kalan ve başına isabet eden kurşun ile yaşamını yitiren Belediye Başkanı Cüneyt Yıldız ülke genelinde büyük bir üzüntü yaşattı.

Diğer olayları incelediğimizde; ilk olarak HDP’nin Adana ve Mersin il/ilçe başkanlıklarına yapılan bombalı saldırılar karşımıza geliyor. Adana’daki patlama, ilçe başkanına gönderilen kargo paketinin açılması sonucu infilak eden bombadan dolayı 3 kişinin yaralanması ile sonuçlanmıştır. Mersin şehrinde ise göndereni ve alıcısı belli olmadığı için parti binasının terasına bırakılan saksının, içerisinde bulunan çiçeğe yerleştirilen bombanın patlamasından dolayı yine 3 kişi yaralanmıştır. Bu iki saldırı ile ilgili en dikkat çekici ortak nokta ise; saldırıların eş zamanlı gerçekleşmesi olarak kayıtlarda yerini aldı.

Bir diğer siyası saldırı ise AKP seçim otobüsüne gerçekleştirildi. Batman ilinde seçim mitingi gerçekleştirecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kenti ziyaret edeceği gün yapılan silahlı saldırıda can kaybı yaşanmazken, yapılan bu saldırı ülke genelinde ses getiren olaylar arasında yer aldı.

Ülkemizde bu sıcak gelişmeler yaşanırken; uluslararası anlamda terör biraz daha ön plandaydı. Makedonya’nın kuzey bölgesinde yer alan Kumanova kentinde, güvenlik güçlerinin başlattığı ve 28 saat süren terör operasyonunda 8’i polis olmak üzere toplamda 22 kişinin öldüğü ve 37 polisin de yaralandığı belirtildi. Bölgede bulunan 60’a yakın ev çatışma esnasında yıkılırken, yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda 40 kişiden fazla üyesi bulunan paramiliter grubun liderinin, 2001 yılında ülkede yer alan isyanlarda da başrolde olduğu belirtilmiştir.

IŞİD örgütü ne yazık ki geçtiğimiz ay da sınırlarımıza yakın bölgelerde dehşet saçmaya devam etti. Örgütün, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan antik kent Palmira’da bir hafta içerisinde, yarısı kadın ve çocuklardan oluşan 67’si sivil 217 kişiyi öldürdüğü belirtildi. Mayıs ayı içerisinde Irak’ta bulunan Anbar bölgesi ve özellikle büyük bir öneme sahip Ramadi kentini de ele geçiren IŞİD, burada da düzenlediği intihar saldırıları ile 30 kişinin ölümüne yol açtı. Suudi Arabistan’ın El Katif bölgesinde bulunan bir camiye yaptıkları bir diğer intihar saldırısında da 20 kişinin ölümüne ve 50 kişinin yaralanmasına yol açan azılı örgüt, Mayıs ayı içerisinde gerek yerel gerekse uluslararası basında kendine geniş bir yer edindi.