Park Alanları ve Otopark Güvenliği

Günümüzde güvenliğin sağlanması hizmet sektörünün en önemli konularından biridir. Hizmet sektörü, çalışanlarının ve sürekli müşterilerinin güvenliğini sağlamaya çalışmaktadır. Bu sorumluluk, o alan içerisinde, müşterilerin ve çalışanların bulunabilecekleri her yerin güvenliğini kapsamaktadır.
Müşteriler ve çalışanlar araçlarını park alanları veya otoparklara bırakırlar ve bu alanlar oldukça büyük yer kaplamalarına rağmen buradaki aktivite işletmenin diğer kısımlarındakine göre daha azdır. Yani bu alanlarda bulunan kişi sayısı binanın içerisinde bulunan kişi sayısından azdır, bu sebeple de park alanları suç işlenmesi daha muhtemel yerlerdir. Hırsızlığın daha çok olduğu yerler, diğer suçların işlenmesi bakımından da yüksek risk oluştururlar.

Park alanlarında, müşterilerin ve çalışanların güvenliğini sağlamayı zorlaştıran bazı genel problemler vardır. Bir suçlunun aracı park alanında muhtemelen fark edilmeyecektir. Ayrıca, park halindeki araçlar suçluların saklanabileceği bir yer oluşturur ve suçlunun bulunduğu yeri aydınlatabilecek ışıklandırmanın etkinliğini azaltır. Otoparklar içinse güvenlik daha çok problemlidir. Otoparklar aynı alan içerisinde çok daha fazla araç alma kapasitesine sahiptir. Doğal gözetim yöntemi olarak bilinen, kişinin çevresini görebilmesi ve görülebilmesi oranı, otoparklarda daha azdır. Bunun sebebi otoparkların kısmi, ya da tamamen kapalı olması, katlı olması ve rampaların bulunmasıdır.
“Bir güvenlik önleminin engelleyici olabilmesi için potansiyel bir suçlunun, suç işlemesini fiziksel olarak engelleyecek nitelikte tasarlanması gerekir.”
Bir park alanındaki güvenlik önlemlerinin yeterli olup olmadığının belirlenebilmesi için en etkili yol, güvenlik teftişi yapmaktır. Güvenlik teftişi ile tesisin zayıf yerleri, mevcut güvenliğe karşı orada hangi tehditlerin oluşabileceği belirlenir. Suçu önceden görebilmek, bir şuçun işleneceğinin mantıklı bir tahminidir. Bir suçun önceden tahmin edilememesi, o suçun işlenmesinin mümkün olmadığı anlamına gelmez. Suçun o anda, o koşullar altında ve o konumda, öngörülemeyeceği anlamına gelir. Bir arazinin güvenliğini sağlayabilmek için mükemmel bir güvenlik çözümü yoktur. Kusursuz bir suç önleme yöntemi elde edilemez veya temin edilemez ama mantıklı bir güvenlik sağlama yöntemi elde edilebilir.

Mantıklı güvenlik önlemleri, suç faaliyetini engelleyici ve caydırıcı olmalıdır. Bir güvenlik önleminin caydırıcı olabilmesi için, potansiyel suçlu üzerinde psikolojik bir etkisi olmalıdır. Bu, potansiyel suçlunun suçu işlemesini engellemek için cesaretini kırar. Caydırıcı önlemlere örnek olarak, park alanındaki güçlü aydınlatmalar, kapalı devre güvenlik kameraları (CCTV) ve o alanda güvenlik görevlilerinin bulunduğunu belirten levhalar gösterilebilir. Bir güvenlik önleminin engelleyici olabilmesi için potansiyel bir suçlunun, suç işlemesini fiziksel olarak engelleyecek nitelikte tasarlanması gerekir. Engelleyici güvenlik önlemlerine örnek olarak kilitli kapılar ve insanların bir alana girmelerini engelleyen güvenlik görevlileri gösterilebilir.

Güvenlik önlemleri aktif veya pasif olabilir. Aktif güvenlik önlemleri, direkt olarak bir kişinin dahil olduğu ve özel ekipmanların kullanıldığı yöntemlerdir. Aktif güvenlik önlemlerine örnek olarak, aktif olarak görüntülenen kapalı devre kameralar ve güvenlik görevlileri gösterilebilir. Pasif güvenlik önlemleri, çevre düzenlemesi ile suçun engellenmesi unsurlarını içeren çevre güvenlik önlemleridir. Çevre düzenlemesi ile suçun engellenmesi, potansiyel bir suçlunun davranışlarını engelleyecek psikolojik bariyerler içerir. Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi unsurlarını doğru şekilde değerlendirerek, suç faaliyetinin engellenmesi sağlanabilir.

Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi Unsurları:
1.Aydınlatma:
Aydınlatma, park alanlarında alınan önemli bir güvenlik önlemidir. Yeterli bir aydınlatma suç faaliyeti için caydırıcıdır. Diğer Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi unsurlarına ve aktif güvenlik önlemlerine de katkıda bulunur.
2.Doğal Gözetim:
Doğal gözetim, bir park alanına yakın veya içinde olan herkes için geçerli olan bir unsurdur. Sadece park alanında veya otoparkta bulunan kişiler için geçerli değil aynı zamanda, park alanının dışında veya alanın bağlı bulunduğu bina içerisinde olan insanlar için de geçerlidir. Bir park alanının yakınında yürüyen ya da bir binadan park alanında olan biteni izleyen birinin olabilmesi o alanın güvenliğinin artmasına yardımcı olur. Bazı park alanlarında yeterli bir doğal gözetim olması bile, oranın güvenliğini sağlamak için yeterli olabilir.

3.Giriş-Çıkış Kontrolü:
Giriş-çıkış kontrolleri suç olasılığını azaltmada önemli bir etkendir. Park alanının çevre güvenliğinin doğru şekilde sağlanması, alanın giriş-çıkış kontrolünün etkinliğini arttırır.

4. Levhalar ve Grafikler:
Park alanına doğru şekilde yerleştirilmiş levhalar ve grafikler yayaların gidecekleri yeri bulmalarına yardımcı olur ve bir suçun kurbanı olmaları ihtimalini azaltır. Ayrıca, alanın gözetim altında olduğunu veya o alanda güvenlik devriyesi olduğunu belirten bir levha, suçlu için caydırıcı olabilir.

5. Bölgesel Güçlendirme:
Bölgesel güçlendirme, kamu alanları ve özel alanlar arasında belirgin bir sınır oluşturur. Bu sınırların amacı, olası bir izinsiz girme teşebbüsünü engelleyici nitelikte olmasıdır. Bölgesel güçlendirme, araziyi düzenleyerek, işaretler veya çitler kullanılarak sağlanabilir. Dışarıdan doğal gözetime olanak kalmasını sağlamak unutulmamalıdır, çevre düzenlemesi belli bir yüksekliğe kadar olmalı ve çitler aralıklı şekilde durmalıdır.

Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi yönteminin yukarıdaki 5 unsuruna ek olarak, aşağıdaki 2 unsur da bu yöntemin bir parçası olarak görülmektedir.
1. Bölgenin Bakımı:
Bölgenin bakımlı olması, bölgeye herhangi bir izinsiz girme teşebbüsüne karşı alanın korunduğu izlenimi vermesi bakımından önemlidir. O alanda bırakılan çöp ve kalıntılar, bölgenin korunmasız olduğunu ve oradan kimsenin sorumlu olmadığı izlenimi oluşturur. Terkedilmiş araçlar alandan çıkarılmalıdır. Birinin alanla ilgilendiği ve oradan sorumlu olduğu imajını çizmek oldukça önemlidir.
2. Meşru Aktivite Desteği:
Konumlarından dolayı korunması zor olan alanlar olabilir. Bu alanlarda polis kulübesi, bir teknisyen odası veya o alanda konumlanmış ofis gibi alanın tenhalığını örtecek ve o alanı işlek bir yermiş gibi gösterecek tekniklerle güvenlik sağlanabilir.
Aktif güvenlik önlemleri, bir park alanındaki Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi yöntemini tamamlayıcı olabilir. Aktif güvenlik önlemleri, Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi yönteminin herhangi bir öğesinin devre dışı kaldığı bir durumda kurtarıcı olabilir. Örnek olarak; bir park alanının çıkmaz bir bölümü olduğunu ve binadan park alanının içerisinin görünmediğini yani doğal gözetim olmadığını düşünelim. Park alanının daha az kişinin araçlarını park ettiği çıkmaz bölümüne doğru ilerledikçe gözden kaybolan bir kişinin gözlemlenmesi gittikçe daha zor hale gelecektir. Doğal gözetimin yapılamadığı yerlerde kapalı devre güvenlik kameraları (CCTV) veya park alanında devriye gezen güvenlik görevlileri bulundurularak alanın güvenliği sağlanabilir. Bazı aktif güvenlik önlemleri şunlardır:

1.Güvenlik Görevlileri:
Suçu en iyi önleme yöntemlerinden birisi güvenlik görevlisi bulundurmaktır. Güvenlik görevlisinin görünebilir ve farkedilebilir olması çok önemlidir. Görevlerini yerine getirebilmeleri için doğru şekilde ekipmanları olmalıdır. Güvenlik görevlileri rastgele sıklıklarla park alanının içinde devriye gezmelidir. Bu, suçluların güvenlik görevlilerinin hangi zamanlarda dolaştığını tahmin etmelerini zorlaştırır.
2.Kapalı Devre Güvenlik Kameraları (CCTV):
Kapalı devre güvenlik kameraları, bir suç faaliyetinin tespit edilmesine ve görüntülerin kayıt edilmesine olanak sağlar. Dikkat çeken bir güvenlik kamerası suçlular için caydırıcı olabilir. Park alanlarını görüntülenmesinde gölgelerden, park halindeki araçların aralarındaki boşluklardan, kolonlardan, rampalardan ve duvarlardan dolayı bazı zorluklar yaşanabilir.
Bir güvenlik önleminin faydası mevcut koşullara uyum sağlayamadığı sürece azalır. Doğru politikalar ve prosedürler uygulanmalı, bu sayede personel duruma uygun hareket edebilmelidir.
Ticari bir arazide suç işlenme ihtimalinin en yüksek olduğu alanlar otoparklar ve park alanlarıdır. Doğru şekilde uygulanan Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi unsurları suç faaliyeti için caydırı olabilir. Aktif güvenlik önlemleri ise doğal gözetim ve giriş çıkış kontrollerinin yapılamadığı yerlerde durumu kurtarırlar. Politikalar ve prosedürler herhangi bir emniyet ve güvenlik olayına doğru şekilde müdahale edilebilecek şekilde oluşturulmalıdır.

Kaynak: Donald J. Decker / www.hlconverge.com/

Daha Etkili Güvenlik Kontrol Noktası

Birçok kişiye göre; “geçiş kontrol sistemleri” ifadesi kart okuyuculardan gelen “bip” sesi, kırmızı ışıkların yeşile dönmesi, kilitli kapı ya da turnikelerin açılmasından ibarettir. Oysa ki, “geçiş kontrolü” güvenlik personelinin en önemli görevlerinden biridir. Temel prensip, sınırlandırılmış ya da kontrollü bölgeye yetkisiz kişilerin geçişini kontrol etmektir. Her ne kadar teknolojik sistemler ile desteklense de,geçiş kontrolünde insan faktörü göz ardı edilemez.Bu nedenle güvenlik personelinin yetkinliği hayati önem arz etmektedir.Bu yetkinliği sağlamanın da en doğru yolu, personelin düzenli olarak bu konuda eğitilmesi ve bilgilendirilmesidir.
Geçiş kontrolünün dinamikleri düşünüldüğünde,genel olarak, güvenlik görevlisi ve/ya resepsiyon görevlisi ile ziyaretçi arasında gerçekleşen soru-cevap şeklinde geçen bir konuşma,kimlik,randevu teyidi ve ziyaretçi listelerinin kontrolü gibi sözlü ve görsel bir etkileşim resmedilir.Bu süreç,kontrol bölgesinin girişinde ve görevli ile ziyaretçi arasında yakın mesafeden uygulanan bir işlem olarak algılanmaktadır. Her ne kadar bu süreç geçiş kontrolünün en kritik kısmını oluştursa da, aslında sadece en son kısmıdır.

kontrolünün aşamaları çok detaylı değerlendirilmelidir.Özellikle,geçiş kontrolünün ne zaman ve hangi aşamada başlaması gerektiği önemli bir husustur.Ziyaretçinin risk değerlendirmesi, kontrol noktasına başvurduğunda değil, kişinin ilk göründüğü andan ve mesafeden itibaren yapılmaya başlanmalıdır.Bu sayede güvenlik personeli aksiyon almak için son derece değerli bir zaman ve mesafeye sahip olacaktır.Bu bağlamda da, kontrol noktasının konumuna göre, güvenlik görevlisi ve resepsiyon görevlisinin en geniş açıya sahip olabilecek şekilde konuşlandırılması önem arz etmektedir.
Güvenlik görevlisinin, kontrollü geçiş noktasına doğru yaklaşan kişiyi ilk görüş anından itibaren, gözlemlemesi gereken iki önemli görsel faktör bulunmaktadır. Bu faktörler; kişinin giysilerinin, taşıdığı çanta veya eşyaların oluşturduğu dış görünüş ile kişinin hareket ve davranışlarının, çevre ile olan etkileşiminin ve tutumunun oluşturduğu beden dilidir.

Elbette,herhangi bir durum hakkında şüpheli durum tespiti yapmadan önce beden dili ve dış görünüşün, bulunulan ortamın içeriğine göre değerlendirilmesi gerekliliği göz ardı edilmemelidir.Keza,gündüz vakti belli bir ortamda şüpheli görünen bir durum, gece vakti başka bir ortamda normal görünebilir.
Ziyaretçi ile görevli arasındaki mesafe azaldıkça; yapılan değerlendirme daha net ve detaylı bir hal alacaktır. Ziyaretçinin ilk görüldüğü esnada güvenlik görevlisinin belirtilen faktörleri ele alarak değerlendirmeye başlaması, kişi yaklaştıkça dikkat edilecek küçük ayrıntılardaki mevcut diğer şüpheli durumların tespit edilmesinde büyük bir rol oynayacaktır. Giysi ceplerinde bulunan aşırı boyuttaki şişkinlikler, çantaların aranması durumunda içerikleri, kimlik kartının görüntüsü ya da kişinin terlemesi,hızlı nefes alması,kızarması gibi gerginlik belirtileri olarak örnekleyebileceğimiz,yalnızca kısa mesafeden incelendiğinde tespit edilebilecek durumlar, dış görünüş ve beden dili değerlendirmesi ile bir bütün halinde incelenmesi gereken bulgulardır. Dış görünüş ve beden dili faktörlerini çerçeve olarak ele aldığımızda, diğer küçük ayrıntılar çerçevenin içini dolduran resim olarak değerlendirilebilir.

Herhangi şüpheli bir durumun ya da nesnenin tespitinde, güvenlik görevlisinin temelde iki soru aklına gelmelidir; “Kişiyle ilgili tespit edilen bu durum ne anlama geliyor,neden bu şekilde davranıyor ya da tespit edilen bu nesneyi ne amaçla taşıyor?” ve “Kişinin bu durumu ile ilgili motivasyonu ne olabilir?”.

Güvenlik personeli tespit ettiği ve gördüğü her şey hakkında soru sormalıdır. Tüm cevapları alamayabilir belki ancak yine de her bir ayrıntı ziyaretçi hakkında bir fikir sahibi olmasına ve durumu anlamlandırmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle görevli ne kadar çok şey görür ve kendisine o kadar çok soru sorarsa daha geniş bir değerlendirme yapma imkanı olacaktır.Bu sayede olan biten ile ilgili daha sağlıklı ve daha net bir çıkarım yaparak, bölgeyi güvenli halde tutmak adına gerekli aksiyonu da alabilecektir.
Kişiye soru sorarken her zaman günlük genel sorularla başlanmalıdır; “Nasılsınız?”, “Size nasıl yardımcı olabilirim” gibi.Cevaplara uygun olarak ve karşı tarafı rahatsız etmeden daha detaylı sorulara geçilmelidir.Aynı zamanda kimlik kontrolü gerektiren durumlarda ise güvenlik görevlilerinin dikkat etmesi gereken birçok faktör vardır.Bu noktada kimlik kartlarının özelliklerine hakim olmak ve doğru karşılaştırmayı yapabilmek adına kişiye odaklanmak önem arz etmedir.Kimlik kartında veya kişiyle eşleşmesinde sorun olduğu düşünülüyorsa bazı sorgulama teknikleri kullanılması gerekecektir.Bu sorgulamanın ve kimlik doğrulamasının yapılabilmesi adına, güvenlik görevlilerinin mutlaka Kimlik Kartı Kontrolü, Resmi Belgelerde Sahtecilik,Şüpheli Davranış Analizi ve Güvenlik Mülakatı gibi ilgili eğitimleri almaları ve düzenli aralıklarla da bu eğitimlerinin pekiştirilmesinin sağlanması önerilmektedir.

Kaynak: Security Magazine,Ami Toben

Bilinçli Personel=Güvenli Çalışma Ortamı

Bu yazımızda , güvenliğin sadece güvenlik personeli ile değil, diğer şirket çalışanları ile birlikte sağlanmasının önemine değinmek istedik.
Bu konu, gelişen güvenlik sektöründe, çeşitli argümanlar ile de, önemini doğrulayan bir hal almıştır. Güvenlik birimlerince korunan tesislerin veya binaların güvenliği ve emniyeti, yalnızca bu birimlerin sorumluluğunda değildir. Bina ve tesislerin çalışanları da, emniyet ve güvenliğin sürekliliğinin korunmasında büyük bir role sahiptir. Bu nedenle, her personelin oryantasyon ve işbaşı eğitimlerinde ,temel güvenlik konusunun da işlenmesi, güvenliğin daha etkin ve sağlıklı yürütülmesi açısından önem arz etmektedir. Eğitimin içeriğinde; temel güvenlik bilinci, tesise gelen ziyaretçi veya konaklayan misafirlerin bilgi ve değerli eşyalarının korunması, tehlike arz eden durumların tespiti ve raporlanması, yangın önleme ,terörizm ve farkındalık gibi konuların bulunması uygun olacaktır. Bu güvenlik eğitimi, özellikle,şirket olarak, kendine güveni yüksek ve bilinçli bir personel grubu ile çalışma ayrıcalığı sağlayacaktır.

Şirketler, kendilerine ziyarette bulunan misafirlerin de güvenliğinden sorumludurlar. Bu durum otel özelinde incelendiğinde daha da önemli bir boyut kazanmaktadır. Bir misafir konaklayacağı oteli ziyaret ettiğinde; temiz olması veya rahat olması gibi beklentiler ile birlikte emniyetli ve güvenli olmasını da beklemektedir. Aynı durum iş merkezleri için de geçerlidir. Örneğin, iş görüşmesi amacı ile şirketinizi ziyaret eden bir personel adayının güvenliğinin sağlanması şirketin sorumluluğunda olan bir konudur. Firmaların, risk analiz birimleri ya da güvenlik departmanları bu nedenle var denebilir. Fakat, emniyet ve güvenlik konuları, sürekli ve aktif olarak gözlemlenmesi gereken kavramlar olduklarından, yalnızca belli bir grup ya da belirli kişilerin sorumluluğunda olması yerine bütün ekip tarafından takip edilmelidir. Bu durum, tabii ki ,son derece özverili bir takım çalışması ve her çalışanın, tesise ziyarette bulunan misafirlerin emniyet ve güvenliğini sağlamak adına, kendi üzerine düşen görevi yerine getirmesini sağlayan bir bağlılık gerektirmektedir. Bahsedilen bu özveri ve bağlılık sayesinde, verilen hizmetin de kalitesi artış gösterecektir.
Firma ve otel personeli, risk yönetimi konusunda çalıştıkları kurumun gözü ve kulağı pozisyonundadır. Misafirlerin bulunduğu ortak kullanım alanlarında ya da otelin herhangi bir bölümünde bulunan personel, yolunda gitmeyen bir durumu anlayan kişi olacaktır.

Güvenlik görevlilerinin genellikle,giriş-çıkış noktalarında görev aldığı düşünüldüğünde, binanın diğer katlarında çalışan personelin de güvenlik bilincine sahip olmasının önemi bir kez daha karşımıza çıkmaktadır. Örnek vermek gerekirse; firmanıza ziyarette bulunan bir misafiri, bekleme salonunda ağırlayan çalışanınız, sahip olduğu güvenlik bilinci sayesinde, bulundukları ortamı ve ziyarete gelen kişiyi farklı bir bakış açısı ile gözlemleme kabiliyetine sahip olacak ve potansiyel bir riski tespit etme konusunda da daha başarılı olacaktır. Bu bağlamda, diğer personelin de güvenlik bilincine sahip olması, herhangi bir potansiyel tehditin gerçekleşmeden tespitini sağlama ve bu durumu raporlama şansını vermektedir.

Firma ziyaretlerinde veya otel konaklamalarında, misafirlerin çalışanlar ile etkileşimde bulundukları her noktada, güvenlik ve emniyet unsurlarının bulunması sebebiyle, bu tarz güvenlik bilinci eğitimlerinin tüm personele verilmesi hayati önem taşımaktadır. Günümüz şartları düşünüldüğünde, personele verilecek eğitimin, terör olayları ile bağlantılı olabilecek herhangi bir şüpheli olayın tespiti, raporlanması ve nasıl karşılık verileceği gibi konuları içermesi de önem arz etmektedir.

Globalleşen ve neredeyse günlük hayatın bir parçası haline gelen şiddet ve terörizme karşı şirket çalışanlarının, sürekli tetikte, ihtiyatlı ve ne yapacağını biliyor durumda olması gerekmektedir.

Şüphe anında, personelin şu üç temel soruya cevap araması gerekmektedir;
 Aradığım şey ne ?
 Karşımdaki şeyin şüpheli olduğundan nasıl emin olurum ?
 Bu durumu raporlamalı mıyım?
Uzmanlar,şirket çalışanlarında güvenlik bilincinin var olmasının, kendilerinde güven duygusu yaratacağına ve olaylar karşısında ne tür bir aksiyon almaları konusunda kendilerinden emin olmalarını sağlayacağına değinmiştir. Bu tür eğitimler ve dahası temel olarak güvenlik bilincine sahip olmaları, personele başka bir anlamda büyük bir donanım kazandırmaktadır. Önceki yayınlarımızda da belirttiğimiz üzere; her geçen gün gelişme gösteren güvenlik sektörü, bundan sonraki yıllarda tamamen şüphe ve niyet üzerine kurulu bir sistem üzerinde varlığını sürdürecektir.
Gerek ulusal gerekse uluslararası platformlardaki güvenlik uygulamaları, birçok insan tarafından yorucu, bıktırıcı ve zorlayıcı olarak algılanmaktadır. Bu sebeple, güvenlik uygulamalarını sürdürmek, olduğundan daha zor bir hal alabilir.
Kişiler ile güler yüzlü ve müşteri memnuniyeti odaklı diyalog kurmak her zamankinden daha önemli olmaktadır.

Yasa dışı bir eylem amacı ile bina ya da tesise gelen kişiler, yapılacak eylemin yaratmış olduğu baskı ve yakalanma korkusundan dolayı, bu tarz bir yaklaşıma aynı şekilde karşılık vermeyecektir.
Aksine, yakalanma ya da fark edilme korkusundan dolayı böyle bir ilgi karşısında kendilerini ele verme ihtimalleri yükselecektir. Böyle bir durumdan kurtulmak ve bulundukları ortama ne amaçla geldikleri sorusunu cevaplamak yerine, derhal o bölgeyi terk etme kararı bile alabilirler.
Bunun gibi bir şüpheli durum ile karşılaşıldığında, personelin durumu önemsemeyip; “Nasıl olsa gitti.” ya da “Yanlışlıkla geldi herhalde.” gibi bir varsayımda bulunmak yerine, konuyu ciddiye alıp, durumdan şüphelenerek derhal raporlama yoluna gitmesi, hem tesis hem de tesiste bulunan misafir ve diğer çalışanlar açısından son derece büyük bir önem içermektedir.

Kaynak: Elizabeth Johnson, Senior Public Relations & Marketing Manager, American Hotel & Lodging Educational Institute