Bombalı Saldırı Anında Yapılacaklar

Aşağıda bahsedeceğimiz hususlar, tavsiye niteliğinde olup konuyla ilgili uzmanların analizleri,görüşleri ve bir patlama ile ilgili temel bilimsel verilerden derlenmiştir.

Saldırının gerçekleştiği esnada ne kadar zor olursa olsun sakin kalmanız, belki de sizi hayatta tutacak en önemli unsur. Unutmayın! Saldırı anında size yardımcı olacak tek kişi sizsiniz. Eğer çevrenizde devrilen ya da çöken bir yapı varsa; sağlam bir masa ya da bir obje bularak kendinizi koruma altına alın. Pencerelerden ya da üzerinde ayna veya cam dekor bulunduran mobilyalardan uzak durun.
İntihar saldırılarında, patlamanın etkisi çiçek buketi şeklinde genişleyen bir şok dalgası yaratmaktadır. Bu nedenle patlamanın gerçekleştiği anda, vücudunuzu etrafa saçılan şarapnel parçalarından korumak adına yere yatarak korunmanız son derece hayati bir öneme sahip olabilir.
Ağzınızı sürekli açık tutun ve sık aralıklarla kısa kısa nefes alın. Şaşırtıcı olsa da, patlamanın en ölümcül tarafı ısı ya da şarapnel parçaları değil, patlamadan ortaya çıkan şok dalgasının yarattığı aşırı basınçtır. Şok dalgası sesten hızlı bir süratte dolaştığından dolayı; akciğer, böbrek ve bağırsak gibi vücudumuzun hava ile dolu organlarını ölümcül şekilde etkilemektedir. Bu etkileşim ani şekilde iç kanamaya yol açmaktadır.

Yukarıda bahsettiğimiz nefes alma tekniği bu durumun önüne geçmek için son derece etkili bir yöntemdir.
Eğer saldırıdan dolayı moloz yığını altında kaldıysanız; ağzınızı bir kıyafet ya da mendille kapatın. Kurtarma ekiplerinin sizi duyabilmesi için boru ya da duvarlara vurarak iletişim kurmaya çalışın. Başka bir seçeneğiniz olmadığı sürece kesinlikle bağırmayın. Çünkü bağırdığınız an büyük miktarda tozu içinize çekeceksiniz ve bu durumda hali hazırda zor olan nefes alışınızı daha da zor duruma sokacaktır.
Saldırı sonrasında herhangi bir yaralanmaya maruz kalmadıysanız, tehlikenin geçtiğine emin olana kadar güvenli olduğunu düşündüğünüz yerden çıkmayın. Ayrıca geçmişte yaşanan birçok bombalı saldırıda; ilk patlamanın insanları aksi yöne yönlendirmek için kullanılan ses bombasından kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Bunun nedeni aksi yönde kargaşa ve daha çok kalabalık yaratarak asıl bombayı patlatıp daha çok can kaybına yol açmaktır.Bu nedenle bulunduğunuz bölgeden uzaklaşırken; kalabalık alanlardan, sahipsiz araç veya kamyonetlerden, hasar görmüş binalardan ve toplu taşımadan kesinlikle uzak durmalısınız.
Ne yazık ki bombalı saldırılar, ülkemizin hem batı hem de doğu bölgelerinde her geçen gün günlük hayatın bir parçası haline gelmekte. Bu basit ve genel adımları uygulamanın, size hayati anlamda yardımı dokunacaktır.
Ve umarız ki bu adımların hiç birini uygulamak zorunda kalmazsınız.

İyi Güvenlik Personeli İşi Neden Bırakıyor?

Güvenlik sektöründeki en büyük problemlerden birinin, işi bırakan güvenlik personeli olduğu ne yazık ki inkar edilemez bir gerçek. Öyle ki; bu durumun yıllık oranı %100, hatta daha küçük firmalar için bu oran %300-400’e kadar yükselebiliyor. İşten çıkan bir personelin yerine yenisinin getirilmesi süreci, işe alım için gerekli olan yoğun evrak işi, personel eğitimi ve deneyimsiz personelin yaptığı hatalar gibi can sıkıcı birçok maliyeti de beraberinde getiriyor. Bu nedenle, deneyimli güvenlik personelinin elde tutulması ve işten çıkma oranının düşürülmesi, şirketlerin servis kalitesini yükseltmek ve giderlerini azaltmak açısından çok önemli bir hal alıyor.
ABD’de özel bir firma tarafından 2014 yılında yapılan bir araştırmada, sektörde bulunan güvenlik personelinin %58’i o yıl içerisinde iş değiştirmeyi planladığını belirtmiş. Sebepleri ise şu şekilde sıralanmıştır;
Personelin %45’i terfi etme şanslarından memnun değil. Bu memnuniyetsizliği engellemek için alınacak aksiyon, işe alım mülakatlarından başlamalıdır. Personeli daha yakından tanımak, kariyer planlarını birlikte planlamak ve personelin şirketinizde istediği noktaya gelmesi için hedefler koymak, size büyük bir avantaj sağlayacaktır.

Personelin %39’u iş ve özel hayat dengesinden memnun değil. Bu konu ile ilgili personelin genel yorumu, yoğun ve uzun mesai saatlerinden dolayı iş hayatının özel hayatın önüne geçtiği yönünde. Mesai planlamasını personelin ihtiyacı olanı karşılayacak ve fazlasını vermeyecek şekilde planlamak bu sorunu ortadan kaldıracaktır. Unutmayın! Personelden alacağınız performans, personelin işi ile ilgili ne kadar mutlu olduğuyla doğru orantılıdır.

Personelin %37’si üst yönetimin ulaşılabilir olmadığını düşünüyor. Personelin işi bırakmasının bir diğer sebebi de sorunlarını paylaşacak bir muhatap bulamaması. Personel yaşadığı sorunlar hakkında konuşacak bir yönetici bulabilmeli. Aksi takdirde personel işi bırakma noktasına gelebiliyor.
Öncelikle, personeli başarılı olacakları şekilde pozisyonlandırmalı ve takdir edildiklerini ve değerli olduklarını hissettirmelisiniz. Bazı çalışanlar aldıkları ücret yüzünden işlerini bırakırlar. Fakat birçoğu, işlerini, şirket ve müdürleri tarafından yeteri kadar takdir görmedikleri için ya da şirket tarafından memnuniyet sağlanmadığı için bırakıyor. Örneğin, personele sürekli olarak aynı rutinde ve sıkıcılıkta bir iş verilirse, personel nihayetinde işi bırakacaktır. Personele, şirketinizde gelişim gösterebileceği şansa sahip olduğunu, terfi için fırsat olduğunu ve kariyer amaçlarını karşılayabilecekleri alanlar olduğunu göstermeniz gerek.

İyi ve kaliteli personel;
Personelin tutkusunu körelttiğinizde,
Personele kendisini kanıtlayacak fırsatı vermediğinizde,
Personelin yaratıcılığını göz ardı ettiğinizde,
Personelin gelişimine katkıda bulunmadığınızda işten çıkacaktır.

Güvenlik personeli, patronu ya da yöneticileri tarafından değer görmediğini kolayca anlamaktadır. Personel sadece para kazandıran bir maliyet tablosu gibi muamele görürse, çalışanların fikir ve düşünceleri duyulmaz ya da şirket personel için yatırım yapmaz ise çalışan da şirkete karşı hiçbir şekilde sadakat beslemeyecek ve başka bir iş fırsatı yakaladığı an işi bırakacaktır.

İyi ve kaliteli personel;
Personele sesini duyurma fırsatı vermediğinizde,
Personele değer vermediğinizde,
Personele liderlik yapmadığınızda işten çıkacaktır.

Bu saydıklarımıza ek olarak; güvenlik personeli, ortaya çıkardığı iyi işin fark edilmesini beklemektedir. Kaliteli bir güvenlik personeli, hizmet verdiği müşteri ile iyi bir ilişki içerisinde olup, yaşanan problemlere karşı yaratıcı çözümler bularak, iş tanımını genişletmektedir. Bu durumun yöneticiler tarafından fark edilmemesi ve yapılan işin ödüllendirilmemesi güvenlik personelini hayal kırıklığına uğratmaktadır. Bununla birlikte; personel kendisinin ve yaptığı işin önemsenmediğini düşünecektir. İyi ve kaliteli personel;

Personelin sağladığı katkıyı fark etmediğinizde,
Personele sorumluluk vermediğinizde,
Personel ile ilgili herhangi bir bağ kurmadığınızda işten çıkacaktır.

Aslında son belirttiğimiz maddeyi en önemli kriter olarak adlandırabiliriz. Personele vaatlerde bulunup yerine getirmez,onlara karşı bir bağ geliştirmez iseniz personel de size karşı hiçbir sorumluluk ve sadakat beslemeyecektir. Personelin başarısına yatırımda bulunun ve personelin kendini değerli hissedeceği ilişkiler geliştirin. Bu sayede personel de size karşı daha güven duyacaktır ve şirketinin kendisine verdiği değerin farkında olduğundan dolayı işini uzun süre yapma isteğine sahip olacaktır.

Güvenlikte Olay Raporu Yazmak

Bu yazımızda, iyi bir güvenlik olayı raporunun nasıl yazılması gerektiğine dair püf noktalarına değinmek istedik.
Elbette rapor yazmada bazı temel kriterlerimiz vardır ama bir raporun bu standartları karşılayıp karşılamadığını nasıl anlarız? Bir raporun ne kadar kullanışlı olduğunu anlayabilmek için onu karşı tarafın bakış açısıyla okumak gerekir.Bir olay raporunun temel amacı orada olmayan birisinin ne olduğunu tamamıyla anlayabilmesine yardımcı olmaktır. Sıkça, olayın kendisine şahit olmamış kişilere sunulan, neredeyse hiç anlaşılamayacak raporlar ile karşılaşıyoruz. Bu raporlarda ya çok fazla jargon kullanılmış oluyor, kilit detaylar atlanıyor, olaylar kesin olmayan ve taraflı bir şekilde anlatılıyor, ya da doğru sırayla aktarılmamış oluyor. Olay ne olursa olsun, kafa karıştırıcı bir rapor kimsenin işine yaramaz.Fazlasını değil, gerekli bilgileri içerdiğinden emin olunmalı. Daha uzun olması, o raporu daha iyi yapmaz. Yetersiz bilginin olması gibi, fazla bilgi de müşterinin kafasını karıştırabilir, dolayısıyla bir raporun 5N 1K’yı (Ne-Ne zaman-Nerede-Niçin-Nasıl ve Kim) içerecek şekilde fakat olabildiğince de kısa tutulması önemlidir.

Raporları sunma şeklimiz kişilerin raporu nasıl okuyacaklarını ciddi şekilde etkilemektedir. Neyse ki artık elektronik cihazlar aracılığıyla raporlar düzgün bir şekilde yazılabiliyor. Profesyonel bir dilin kullanılması ve dilbilgisi kurallarının uygulanmasına da olanak sağlıyor. Güvenirliği, yanlış noktalama, dil bilgisi ve imla kullanımı kadar zedeleyen bir durum yoktur. Yüksek kaliteli bir makale yazılması gerekmiyor fakat temel sözcükleri kullanırken bunların doğru yazıldığından emin olunması gerekir.

Güvenlik sektöründe, insanlar, işimizi düzgün yapamadığımızı düşünmeye meyillidirler. Bu yüzden olayların doğru,düzgün ve net bir şekilde kaydedilmesi, işimizi doğru yaptığımızı göstermenin anahtarlarından biridir. Net olmayan ve eksik bilgi içeren kötü bir rapor birçok probleme sebep olabilir. Bir olayı yazılan bir rapor ile takip etmeye çalışan bir yönetici düşünün ve raporda yanlış ünite numarasının yazılması, olaya karışan kişilerin isimlerinin tam yazılmaması veya ne olduğunun doğru şekilde açıklanmaması yüzünden olayı çözemediğini… Bu yüzden, eksik kalan bilgileri tamamlamak veya tekrar düzenlemek için hem daha fazla işgücü harcamak zorunda kalınacak, hem de raporun geçerliliği ve güvenilirliği ile ilgili soru işaretleri oluşacaktır.

Etkili ve Profesyonel Olmasını Sağlayın
Bazı kişiler jargon kullanmaya fazlasıyla meyillidirler. Rapor bu şekilde daha profesyonel gözükebilecek olmasına rağmen, kişiler için okunması daha zor hale gelebilir. Olay raporunuzun yöneticiler, denetmenler veya şahitler tarafından da okunabileceğini unutmayın. Raporunuzun anlaşılması ne kadar kolay olursa, rapor o kadar iyi yazılmış demektir. Her şeyden önce raporun amacı, gerçekleşmiş bir olayın anlatılmasıdır. Etkili şekilde yazın fakat bunu yaparken doğru dilbilgisi ve yazım kurallarını kullandığınızdan da emin olun.

Temel Noktaları Hatırlayın… 5N 1 K
Kim: Olaya karışan bireyler kimlerdi? Bu kişilerin iletişim bilgilerini bulabildiniz mi veya görsel olarak tarif edebilir misiniz? Kişileri tarif ederken kibar ve tarafsız olmaya dikkat etmelisiniz.

Ne: Gerçekte ne oldu? Bu, olayları doğru zaman sırasıyla anlatabilmeniz için bir şanstır. Gereksiz bilgi vermekten kaçınarak olabildiğince tanımlayıcı olmaya çalışın. Hangi bilginin konuyla alakalı olduğundan emin değilseniz, yine de önlem amaçlı bahsedin.
Ne zaman: Olayın olduğu zamanı belirtmeye dikkat edin. Emin değilseniz, fikir yürütmek yerine belli bir zaman diliminden bahsebilirsiniz.
Nerede: Adres, konum, mekan ve hava durumu, mekanın ışıklandırılma şekli gibi ilgili detaylardan da bahsedin.
Neden: Bu cevaplanması zor bir sorudur ve eğer olayın arkasındaki sebebin ne olduğu hakkında net bir bilginiz yoksa yorum yapmaktan kaçının.
Nasıl: Olay nasıl gerçekleşti? Bu sorunun da cevaplanması zor olabilir, bu sebeple sadece olay yerinde bulunduğunuz süre içinde şahit olduğunuz detaylardan bahsedin.
Gözlemleyin ve Raporlayın
Olay raporu yazarken sadece gerçeklerden bahsedilmesi gerektiğini unutmayın. İşiniz, olayları, gördüğünüz veya tecrübe ettiğiniz şekilde raporlamaktır. İhtiyaç dahilinde otoriteler gerekli araştırmayı yapacaklardır.
Mümkünse Fotoğraf, Ses Kaydı ve Video Kaydı Ekleyin
Bir resim, binlerce sözcükten daha çok şey anlatır, değil mi? Eğer olayı kaydetme veya görüntüleme gibi bir imkanınız varsa bu, raporunuz için çok faydalı olacaktır. Olay raporlamayı dijital bir ortamda yapıyorsanız ilgili dosyaları eklemeyi de unutmayın.

Kaynak: Casey Evans/SilverTrac

Görev Başında Uyuma

Bir kurumun, kuruluşun veya işletmenin toplum tarafından ilk göze çarpan temsilcisi, o yerin güvenlik personelidir ve bu sebeple firmanın imajı açısından güvenlik personelinin sergilediği duruş fazlasıyla önemlidir. Güvenlik görevlilerinin, güleryüzlü olmanın yanısıra, güven verici ve profesyonel bir imaj sergilemeleri gerekmektedir. Diğer şekilde, insanlar tarafından ciddiye alınmaları zorlaşır.
Düşük ücret, düzensiz çalışma saatleri, yetersiz çalışan sayısı, eğitim eksikliği ve şirket içi iletişim eksikliği gibi etmenler, kişinin işine olan saygısını ve bağlılığını önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu faktörlere ek olarak, düzensiz çalışma saatleri sonucu ortaya çıkan düzensiz uyku alışkanlığı ve fiziksel yorgunluk, kişilerin görev başında uyuyarak profesyonel görünmekten uzak bir davranış sergilemesine davetiye çıkarmaktadır. Bu durumun ilk sorumlusu şirketin yönetim kademesi olarak görülebilir.

Güvenlik görevlileri yönetim tarafından düzenli olarak denetlenmeli, kontrol edilmeli ve eğitime tabi tutulmalıdır. Bulundukları ve görev aldıkları noktalarda görüntüleme sistemi ile kontrol edilebilir ve denetlenebilir, hatta, zaman zaman üstleri tarafından rastgele ziyaret edilebilirler. Bu farkındalığa ve bilince sahip olan güvenlik görevlisi de kendini her zaman uyanık ve canlı tutma çabasında olacaktır.
Bu konuda verilebilecek bir eğitim de, olumlu yönde değişimi sağlayabilmek adına önemli bir adım olacaktır.
Buna ek olarak düşünülebilecek bir başka alternatif ise, tek bir görev noktasında, belli periyodlarda birden fazla personel görevlendirmek olabilir. 2 kişinin entegre bir şekilde çalışması, kişilere dinlenme fırsatı yaratacak, yorgunluğu ve iş yükünü azaltarak dikkat seviyesinin artmasına yardımcı olacak ve daha kaliteli bir iş gücünün ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Kaynak: http://chameleonassociates.com

Silahlı Saldırılar

Günümüzde, neredeyse her ülkede karşılaşılan silahlı saldırılar, özellikle ülkemizdeki büyük şehirlerde ne yazık ki günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. İşyerinizde,evinizde, yolda yürürken,aracınızda ya da kamusal bir alanda,çeşitli nedenlerle bu tarz saldırılara maruz kalmanız söz konusu olabilir. Yapılan araştırmalarda, ülkemizdeki suç oranı % 35,81 olarak gösterilmektedir.Son üç yılda suç artışı oranı ise % 54,13 olmuştur.*Ülke genelinde silahlanma oranı ise % 12,5 olarak belirtilmektedir.Bu istatistikler doğrultusunda silahlı saldırıya direkt olarak maruz kalma veya silahlı saldırının gerçekleştiği ortamda bulunma ihtimali oldukça yüksektir.

Halka açık bir ortamda ya da işyerinizde bulunduğunuz sıradan bir günde, aniden büyük bir gürültü ve silah sesi duyuyorsunuz. Size doğru yaklaşan çığlıklar ile adrenalin seviyenizde yükseliyor. Silahlı saldırıların gerçekleştiği anlarda yaşayacağınız deneyim bu duruma yakın bir şekilde tarif edilebilir.

Nerede olursanız olun, eğer bir kişi rastgele ateş edip içinde bulunduğunuz topluluğu öldürmeye çalışıyorsa, öncelikle yapmanız gereken şey; içgüdüsel olarak açığa çıkan panik halini kontrol altına alıp, odaklanarak hızlı bir şekilde hareket etmek olmalıdır. Kendinizi böyle bir durumun içerisinde bulduğunuz an, dikkatli bir şekilde plan yapacak kadar ya da alacağınız kararı her yönü ile analiz edip değerlendirecek kadar vaktiniz olmayacaktır. Bu durumda tavsiyemiz,kendinizi böyle bir senaryonun içerisinde düşünüp ne yapacağınızı belirlemek olacaktır.

Silahlı saldırıya maruz kaldığınız an eğer seçeneğiniz var ise, koşarak kaçmaya başlayın. Çevrenizde gelişen bir silahlı saldırı olayından kurtulmanızı sağlayacak en kesin şey, mermilerin size isabet etmemesi olacaktır. Ne kadar hızlı hareket ederseniz, saldırganın görüş açısından kurtulmanız o kadar kolay ve kesin olacaktır. Bunun için de dikkatli ve seri bir şekilde koşarak uzaklaşmanız gerekir. Ancak,saldırganın ateş açtığı esnada,yakınlığınıza bağlı olarak, koşmak, sizi ateş hattına yakınlaştırıp, saldırganın menziline de sokabilir. Bu durum da ciddi bir şekilde yaralanmanıza ve hatta yaşamınızı kaybetmenize yol açabilir. Bu nedenle, saldırının gerçekleştiği an gürültünün, çığlıkların, daha da önemlisi silah seslerinin nereden geldiğini saptamanız son derece büyük bir önem arz etmektedir. Aksi takdirde koşmanın size sağlayacağı bir fayda olmayacaktır. Böyle bir senaryoda yapmak isteyeceğiniz en son şey, silahlı saldırgana doğru koşmak olacaktır. Kısacası; hangi yönün ‘mermilerden uzak’ yön olduğunu biliyorsanız ve kaçıp kurtulabileceğiniz güvenli bir çıkış yolunuz varsa, bulunduğunuz ortamdan mümkün olduğunca çabuk bir şekilde kaçın. Eğer, kaçmaya başladığınız an mermilerin size isabet edebileceği bir mesafede bulunuyorsanız; düz bir şekilde kaçmak yerine zikzak çizerek kaçın.Keza, bu yöntem, direkt hedef olmanızı engelleyecektir.Kaçma şansınız yoksa, kendinize saklanacak bir yer bulun ve seçiminizi akıllıca yapın. Bu senaryoda ihtiyacınız olan şey, gizlenme değil saklanma olacaktır ve bunu bir an önce gerçekleştirmeniz hayati önem taşımaktadır. Saklanacak yeri seçerken, mermilerin ve özelikle tüfek mermilerinin belli başlı kapıları, ince duvarları ve ofis/oda ayırıcı panelleri delip geçme özelliği olduğunu unutmayın.

Saklanmak için bulduğunuz yerin, sizi yalnızca saldırganın görüşünden gizlemesi değil ayrıca size doğru gelen mermileri de durdurması, bir nevi kalkan görevi oluşturması gerekir. Bu tavsiyemiz, özellikle ofis ortamları ve iş yerleri gibi kaçmanın daha zor olduğu sınırlandırılmış bölgelerde son derece hayati bir önem taşımaktadır. Her zaman bulunduğunuz ortamı değerlendirin ve kullanabileceğiniz ne varsa kulanın. Saldırganın elindeki en büyük koz elindeki silahtır.Bu dezavantajı, bulunduğunuz ortamı saldırgandan daha akıllıca ve etkin kullanarak, avantajlı bir hale getirebilirsiniz. Eğer saldırgan ya da saldırganlar kendilerini korumak amacı ile profesyonel ve ağır kıyafetler giyiniyorlar ise, bu durum onların rahat hareket etmelerini engelleyecektir. Bu kıyafetlere ek olarak, saldırgan tüfek ya da ağır bir saldırı silahı taşıyorsa, yine hareket etmekte zorluk yaşayacaktır. Bu durumun analinizi yapabilirseniz, saldırganın dar köşelerden ya da merdivenlerden geçişlerde sorun yaşayacağı sonucuna varmanız sizi saldırgana karşı avantajlı duruma getirecektir. Saldırganın tüfek taşıyor olması, geniş ve uzun koridorlarda kendisine avantaj sağlasa da kısa ve dar geçişli koridorlarda sürekli görüş açısını kaybedeceğinden dolayı yine size bir avantaj sağlayacaktır. Saldırgan eğer pompalı tüfek taşıyorsa, bu tüfeğin etkisinin kısa mesafe yerine daha uzun mesafelerde etkili olduğunu hatırlamak faydalı olacaktır.

Eğer kaçamıyor veya saklanacak yer bulamıyorsanız; saldırganı etkisiz hale getirmeye çalışın. Köşeye sıkıştırıldıysanız ve saldırgana karşılık verme kararı aldıysanız, çevrenizde bulunan ve silah olarak kullanılabilecek herhangi ağır bir ofis eşyası ya da kırık bir cam parçası, saldırgana karşı vereceğiniz mücadelede size yardım sağlayacaktır.

Askeri geçmişi olan, polis kuvvetlerinde görevli olan ya da güvenlik sektöründe görev alan herhangi bir kişi, size bunun başvurulması gereken en son seçenek olduğunu söyleyecektir.

Evet, bu seçenek başvurmanız gereken son seçenektir ama herhangi bir silaha ya da saldırganı etkisiz hale getirecek başka bir alete erişiminiz varsa, durumun kontrolünü ele almak ve saldırıyı yok etmek daha kolay hale gelecektir.

Fakat asıl önemli olan nokta, özellikle savunmasız olduğunuz silahlı saldırı senaryolarında, eğer yalnızca vurulma ve saldırma olarak iki seçeneğiniz kaldıysa saldırma kararı almanızdır. Eğer saldırganı etkisiz hale getirip saldırma kararı aldıysanız, öncelikli olarak silahın kontrolünü ele geçirmeye ve namluyu kendinize zarar gelmeyecek bir yönde tutmaya odaklanın. Saldırgan ile boğuşmak zorunda kalabilirsiniz bu noktada da namluyu kendinizden uzak tutmayı hatırlamanız son derece önemli. Boğuşma anında silahı ele geçirme mücadelesi verilirken iki eliniz dolu olsa bile, dizleriniz ve kafanızın silah olarak kullanılabileceğini unutmayın. Son olarak, unutmamanız gereken en önemli nokta; kahraman olmaya çalışmamanız olacaktır.

http://www.hlconverge.com üzerindeki makaleden hazırlanmıştır.