Güvenlik Sektöründe Sirkülasyon

Çalışan sirkülasyonu her sektörü etkilemekte, fakat bu etki güvenlik sektörünü etkilediği kadar fazla olmamaktadır. Çoğu sektörde çalışanların sirkülasyon oranı %15 ile %30 arasında seyrederken, ortalama bir özel güvenlik firmasında bu oran %100’ü aşmaktadır. Böylesine yüksek bir oran verilen hizmetin kalitesini düşürmekle kalmayıp, aynı zamanda firmanın bütçesini de olumsuz yönde etkilemektedir.

SİRKÜLASYON ORANINI AZALTMAYI NASIL BAŞARABİLİRİZ?
Bir firmanın, güvenlik görevlisi sirkülasyon oranını azaltabilmesinin ilk adımı, personeli ve çalıştıkları şartlardan nasıl tatmin olabileceklerini anlamaktır. Sunulan şartlar ile çalışanın beklentilerinin nerede örtüşmediğini bulmak, çalışanın neden tatmin olmadığını daha iyi anlamaya yardımcı olur. Bu durum da, tarafları, birbirleri arasında karşılıklı fayda sağlayan bir ilişki oluşmasına bir adım daha yaklaştırır.
Personelden bilgi alabilmek için, “Nelerden hoşlanıp hoşlanmadıkları, ellerinde olsaydı yaptıkları işle alakalı neleri değiştirirlerdi?” gibi soruları barındıran kısa anketler yapılabilir. Geçmişte yapılan bu tip anketlerin sonuçları göstermektedir ki; stres, maaş, eğitim eksikliği, çalışanlara liderlik yapılmaması, iş güvenliği eksikliği, geri bildirim-ödüllendirme eksikliği, gelişime fırsat verilmemesi, saygı eksikliği gibi faktörler güvenlik görevlisi sirkülasyonundaki en önemli etkenlerden başlıcalarıdır. Bu faktörlerin çoğu, yönetimin kontrolünde olmamasına rağmen, bazıları kolayca değiştirilebilmekte ve çalışanlar üzerinde olumlu etki gösterebilmektedir.

Değiştirilebilir ve iyileştirilebilir faktörler arasında, çalışanları eğitme, işe alımlarda hassas yaklaşımlar ve benimsenen şirket kültürü gibi maddelerden bahsedilebilir.
İşe alımlarda daha dikkatli ve hassas davranmak, çalışan sirkülasyonunu azaltmada büyük ve uzun süreli bir etki sağlamaktadır. “En iyi” olmasa da “doğru” insanı bulabilmek, daha uzun süre çalışabilecek, daha üretken ve genel olarak daha mutlu personelle çalışma olanağı sağlamaktadır. Personelin geçmiş deneyimlerini öğrenmek o kişinin pozisyon için doğru insan olup olmadığı hakkında ciddi fikirler vermeye yardımcı olur.

Kişinin eğitim durumu ve geçmiş tecrübeleri, kişi hakkında her şeyi göstermese de, personelin görevde nasıl bir davranış tarzı sergileyebileceği hakkında fikir sahibi olmaya yardımcı olur.

Bir diğer anahtar nokta ise, personelden beklentinin,görevlerinin ve yapması gerekenlerin neler olduğunun, personelin kendisi tarafından tam ve doğru şekilde anlaşıldığından emin olmaktır. Bu beklentiler personele görüşme esnasında net bir şekilde aktarılmalıdır ki, kişi de işe başlamadan önce o işi isteyip istemediğine veya işin kendisine uygun olup olmadığına karar verebilmelidir.

Güvenlik sektörünü olumsuz anlamda etkileyen en önemli faktör “personelin eğitim eksikliği”dir. Kapsamlı bir eğitim, personelin ciddi hatalar yapma riskini azaltması, karşılaştığı durumlarla başa çıkabilmesi ve kontrolü sağlayabilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Diğer yandan, düzgün bir eğitim almamış personelin, yaptığı işlerde daha hazırlıksız ve daha güvensiz olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum, personelin kendisi hakkında şüpheye düşmesine ve o işin kendisi için doğru olup olmadığını sorgulamasına sebep olmaktadır. Halihazırda, kurumun ve kişilerin güvenliğini sağlamaya çalışmak oldukça stresli bir görev iken, bir de endişe ve belirsizlik gibi negatif düşüncelere kapılmak, kişilerin işi bırakmaya karar vermelerinde büyük etki göstermektedir.