Kamuya Açık Yerlerin Korunması

Kamuya açık veya özel, devlete ait veya ticari hangi kurum olursa olsun güvenliği sağlamak adına bazı zorlukların üstesinden gelmek zorundadır.Kamuya açık olmayan yerlerde çevre güvenliği sağlanır ve yetkili kişilerin girişleri sıkı kontroller sonrasında gerçekleşir. Ancak,kamuya açık yerlerin, hem içeriden hem dışarıdan güvenliğini sağlayabilmek için karşılaştıkları farklı zorluklar vardır.

Alışveriş merkezleri, okullar, sağlık merkezleri, stadyumlar, eğlence merkezleri ve yüksek binalar gibi kamuya açık yerlerin hem iç hem dış güvenliğinin sağlanabilmesi için mantıklı bir güvenlik programı olmak zorundadır. Kamuya açık alanlarda sıkı giriş kontrolü olması gereken yerler de vardır. Özel, yarı özel ve ortak yürüme alanları, lavabolar ve ofisler gibi kamu alanı olan yerler bir aradadır. Burada bahsedilen açık alan kategorisindeki her yer, en az bir kez, gelen ziyaretçiler tarafından tehdide maruz kalmışlardır. Geçmişte,kamuya açık yerlerde gerçekleşen birçok saldırı ve şiddet eylemi olmuştur.

Terör tehdidi, kamu bilincinde önemli bir yere sahiptir ve tehdit seviyeleri dinamik olarak dünya çapındaki güncel olaylardan etkilenir. Mülk sahibi kişiler, sahip oldukları arazinin halka açık kısımlarını ziyarete gelen kişilerin güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler. Güvenlik, durumsal bir disiplindir ve tek bir kalıba sığmaz. Çoğu güvenlik programının amacı, suçun işlenme ihtimalini, ortamdaki tehditle orantılı şekilde azaltmaya çalışmaktır. Bu doğrultuda en az 2 sebep yüzünden periyodik güvenlik değerlendirmesi yapılması tavsiye edilmektedir; ilk sebep, tehdidin bulunduğu ortam zaman içinde değişikliğe uğramış olabilir.Diğer bir sebep ise, güvenlik teknolojisinin hızlı gelişmesi sonucu 3 sene önce bulunmayan daha yeni ve daha etkili çözümler geliştirilmiş olmasıdır.
Tehdidin bulunduğu çevrenin değişime uğraması ve güvenlik teknolojilerinin ve yöntemlerinin hızlı şekilde gelişmesi dolayısıyla, 3 yılda bir olacak şekilde, kapsamlı bir güvenlik değerlendirmesi yapılması ve bununla bağlantılı olarak gerekli olduğu takdirde yenileme ve geliştirme uygulamalarının yapılması gerektiği düşünülmektedir. Kamuya açık yerler sadece yeterli düzeyde korunmamalı, aynı zamanda halk tarafından da o yerler güvenli olarak algılanmalıdır. İnsanlar daha çok, güvenli olduğunu düşündükleri alışveriş merkezlerine gitmeyi tercih ederler. Aileler de aynı şekilde çocuklarını, güvenli olduğunu düşündükleri okullara göndermeyi tercih ederler.
Etkili bir güvenlik programının katmanlı olması gerekmektedir.

Korunması hedeflenen yerin değeri ve o yere karşı bulunan tehdit seviyesine göre belirlenecek bir çok katman vardır. Yüksek değerli hedefler için, kişiler ya da kurumlar daha detaylı bir güvenlik uygulaması talep ederler. Yanda gösterilen grafiğe göre, yüksek değeri olan 1.katman için, değeri daha düşük olan 6.katmandan daha ayrıntılı bir güvenlik uygulaması gereklidir. Grafik aynı zamanda, tüm bölge için bütün güvenlik katmanlarının kullanılmasına gerek olmadığını da göstermektedir. Güvenlik uygulamasının yoğunluğu, korunan yerin ve o yere karşı bulunan tehdidin seviyesine göre belirlenmektedir.
Kamuya açık yerler nasıl daha güvenli hale getirilebilir?
“Nereye gittiğini bilmeden önce, nerede olduğunu görmelisin.”
Hastaneleri, alışveriş merkezlerini, okulları ve eğlence merkezlerini güvenli hale getirmenin ilk adımı, tarafsız bir güvenlik değerlendirmesi yapmaktır. Çünkü, güvenlik, durumsal bir disiplindir ve aynı amaç için geliştirilmiş 2 ayrı güvenlik planı birçok farklılık gösterecektir. Hedefler evrensel olabilir ama bu hedefleri gerçekleştirme yöntemleri duruma göre belirlenmelidir. Güvenlik programının durumsal doğasını belirleyen bazı faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz;

 Korunacak yerin bulunduğu çevre, konum
 Suç tehdidinin bulunduğu çevreyle ilgili parametreler
 Yerel kanunların niteliği ve desteği Sosyo-ekonomik çevre
 Mimari dizayn
 Müşterilerin sosyolojisi
 Korunacak yerin tarihçesi

Bu ve bunun gibi diğer sebepler dolayısıyla atılacak en iyi ilk adım, kapsamlı bir güvenlik değerlendirmesi yapmaktır.
Güvenlik değerlendirmesi süreci, aynı zamanda, rastgele seçilen yöntemlere göre maliyet açısından da daha uygun ve daha etkili olacak yöntemi bulma ve uygulama konusunda faydalı olacaktır. Bu değerlendirmeyi yapmadan korunacak yerlerin az veya çok risk altında bulunan tüm birimlerine aynı seviyede güvenlik sağlamak, iş gücü ve bütçe açısından dezavantaj yaratacaktır. Burada vurgulanmak istenen yöntem, korunacak yerin tehdit seviyesine göre ayrılması ve ayrı seviyelerde güvenlik gerektiren yerlere gerekli korumanın sağlanarak, daha efektif hale getirilmesidir.
Örneğin,2 ayrı ekip tarafından gerçekleştirilen 2 ayrı güvenlik katmanı oluşturduğumuzu düşünelim. İlk ekip, tehdidi azaltmaya ve caydırıcı olmaya çalışmakla görevli birinci katman güvenlik ekibi olacaktır. Bu kişiler, kurumun standart güvenlik memurlarından oluşan bir grup olabilir. Bu memurların yüksek seviyede tespit eğitimi almalarına gerek olmamasına rağmen, gözetim ve tarama yaparak caydırıcı olma konusunda eğitilmiş olmaları gerekmektedir. Bu ekip,giriş-çıkış kontrolleri, devriye, yönlendirme gibi daha geleneksel dış güvenlik uygulamalarını yürütmekten sorumlu güvenlik memurları olacaktır. Bu ekibimiz binanın dış-çevre güvenliğini sağlarken, teknik açıdan eğitilmiş ve daha kapsamlı güvenlik uygulamaları gerçekleştirmekle görevli diğer ekibimiz de binanın iç güvenliğinin sağlanmasında görevli olacaktır. Böylece, korunacak bölgenin çevresel koşulları göz önünde bulundurularak, aynı zamanda katmanlı bir güvenlik programı uygulanması sayesinde her kurum veya yerleşke bulunduğu çevreye göre kendi güvenlik stratejisini oluşturabilir ve başka alanlarda kullanılan geleneksel yöntemlerden kurtularak, kendi bütçe ve kaynaklarından daha etkili şekilde faydalanabileceği efektif bir koruma sağlayabilir.

Kaynak: Ami Toben, Surveillance Detection And Mitigation For Facilities And Campuses & William H. Nesbitt CPP, President of Security Management Services International, Inc. ,The Challenge Of Securıng Publıc Access Facılıtıes