Güvenlik Görevlisinin Yakın Dostu-Kameralar

Güvenlik kameralarının sıklıkla kullanılmaya başlamasıyla ortaya şöyle bir soru çıktı; “Kapalı devre güvenlik kameraları, sahada fiziksel olarak bulunan bir güvenlik görevlisinden daha etkili bir koruma sağlar mı?”
Bu iki yöntem nadiren bir arada kullanıldığı için bu sorunun cevabı; “Ya o ya da diğeri” şeklinde düşünülüyordu. Fakat, son zamanlarda, çoğu şirket en iyi yöntemin ikisinin birlikte uygulanması olduğunu düşünmektedir. Dolayısı ile, güvenlik görevlisi ve güvenlik kameralarıyla, diğer teknolojilerin bir arada kullanılmasının en doğrusu olduğu fikri kabul görmeye başladı.
CCTV (Kapalı Devre Televizyon), yani güvenlik kameraları sistemi, güvenlik görevlilerini azaltarak, giderlerinde tasarruf etmek isteyen şirketlerin bir numaralı tercihi haline gelmişti. Fakat, ne CCTV kameralarının, ne de güvenlik görevlilerinin tek başına kullanılmasının, istenilen verimliliği sağlamadığı görülmüş ve iki uygulamanın bir arada kullanılmasının daha etkili olduğu fark edilerek, CCTV kameraları güvenlik görevlilerinin işini kolaylaştıran ek yöntem olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu sayede daha verimli sonuçlar elde edilmiştir.
Çoğu şirket, geleneksel olarak bilinen, “güvenlik görevlisi ile kamera kontrolü” modelini kullanmaktadır. Güvenlik görevlisi, filmlerden de bildiğimiz üzere, tek başına çalışır ve belli aralıklarla kamera ekranlarını kontrol eder. Bu senaryoda, suçlu, güvenlik görevlisinin dikkatini dağıtır veya ne zaman molaya çıktığını takip ederek en uygun zamanda harekete geçer.
Ancak, hala, bu geleneksel yöntemdeki güvenlik zaafiyetlerine rağmen, caydırıcı olabilmek adına, çalışanların,ziyaretçilerin,müşterilerin,vb. giriş yaptığı,teslimatların alındığı nokta/larda sadece güvenlik görevlisi kullanılması da söz konusu olmaktadır.

İKİLİ ÇALIŞMA YÖNTEMİ
Yöntemin en etkili şekilde uygulanabilmesi için, hem CCTV ekranlarının başında hem de sahada gezerek gözlem yapan güvenlik görevlilerinin olması gerekir.
Sahada gezen personel yalnız olmadığını ve kendisini izleyen başka bir çalışma arkadaşının olduğunu bildiği için daha rahat hisseder ve konsantrasyonunu yaptığı işe daha fazla verebilir.

Ayrıca, çevre güvenliği de, hem detaylı olarak yakından hem de genel çerçeveyi görebilmek adına kameralardan kontrol edilmek suretiyle verimli şekilde gerçekleştirilebilir.

SORUMLULUKLARIN AZALMASI
Kamera Kontrol odasındaki ve sahada gezen personelleri eşleştirmek aynı zamanda çalışanların birbirleri ve işverenleriyle aralarındaki sorumluluğun da azalmasına fayda sağlar.
Yurt dışında yoğun ilgi gören ve takip edilen Security Journal isimli dergide çıkan bir makaleye göre; İşveren, çalışanları üzerindeki sorumluluğu oldukça fazla olduğu için, güvenlik görevlilerine, çoğunlukla, riskli durumlardan uzak durmaları talimatını verir ve o şekilde eğitir.
Amerika’daki bazı eyaletlerde, güvenlik görevlileri, müdahale ettikleri saldırıların davasına çıkma ve tutuklu/tutuksuz yargılanma durumlarından muaf değiller. Yani, görevleri esnasında müdahil oldukları herhangi bir olaydan sorumlu tutulmaları halinde, işlerini kaybetme ve/ya güvenlik görevlisi lisanslarını kaybetme ihtimalleri vardır.
Kamera başındaki operatör ile sahadaki personelin birlikte çalışması, birbirlerine destek vererek riskli durumlardan kaçınabilme şanslarını da arttırır. İzinsiz/yetkisiz bir giriş olduğunda, kamera başındaki operatör tarafından tespit edilerek, yerinin saptanması ve bu sayede, sahadaki personele daha kolay ve hızlı bir şekilde aktarılması sağlanacaktır. Dolayısı ile riskli bir durum ortaya çıkmadan müdahale edilmesi mümkün olabilecektir.

KONTROL MEKANİZMASI
Şirketler, ayrıca, CCTV kameralarını çalışanlarını kontrol etmek için de kullanabilirler. Çalışanların işe zamanında ve üniformalarıyla geldiklerini ve/ya işlerini doğru yapıp yapmadıklarını görebilirler. Aynı zamanda, izleniyor olabileceklerinin farkında olan çalışanların, işten kaçmadan, görev tanımlarında bulunan sorumlulukları tam olarak yerine getirdiklerini de gözlemleyebilirsiniz.

Park Alanları ve Otopark Güvenliği

Günümüzde güvenliğin sağlanması hizmet sektörünün en önemli konularından biridir. Hizmet sektörü, çalışanlarının ve sürekli müşterilerinin güvenliğini sağlamaya çalışmaktadır. Bu sorumluluk, o alan içerisinde, müşterilerin ve çalışanların bulunabilecekleri her yerin güvenliğini kapsamaktadır.
Müşteriler ve çalışanlar araçlarını park alanları veya otoparklara bırakırlar ve bu alanlar oldukça büyük yer kaplamalarına rağmen buradaki aktivite işletmenin diğer kısımlarındakine göre daha azdır. Yani bu alanlarda bulunan kişi sayısı binanın içerisinde bulunan kişi sayısından azdır, bu sebeple de park alanları suç işlenmesi daha muhtemel yerlerdir. Hırsızlığın daha çok olduğu yerler, diğer suçların işlenmesi bakımından da yüksek risk oluştururlar.

Park alanlarında, müşterilerin ve çalışanların güvenliğini sağlamayı zorlaştıran bazı genel problemler vardır. Bir suçlunun aracı park alanında muhtemelen fark edilmeyecektir. Ayrıca, park halindeki araçlar suçluların saklanabileceği bir yer oluşturur ve suçlunun bulunduğu yeri aydınlatabilecek ışıklandırmanın etkinliğini azaltır. Otoparklar içinse güvenlik daha çok problemlidir. Otoparklar aynı alan içerisinde çok daha fazla araç alma kapasitesine sahiptir. Doğal gözetim yöntemi olarak bilinen, kişinin çevresini görebilmesi ve görülebilmesi oranı, otoparklarda daha azdır. Bunun sebebi otoparkların kısmi, ya da tamamen kapalı olması, katlı olması ve rampaların bulunmasıdır.
“Bir güvenlik önleminin engelleyici olabilmesi için potansiyel bir suçlunun, suç işlemesini fiziksel olarak engelleyecek nitelikte tasarlanması gerekir.”
Bir park alanındaki güvenlik önlemlerinin yeterli olup olmadığının belirlenebilmesi için en etkili yol, güvenlik teftişi yapmaktır. Güvenlik teftişi ile tesisin zayıf yerleri, mevcut güvenliğe karşı orada hangi tehditlerin oluşabileceği belirlenir. Suçu önceden görebilmek, bir şuçun işleneceğinin mantıklı bir tahminidir. Bir suçun önceden tahmin edilememesi, o suçun işlenmesinin mümkün olmadığı anlamına gelmez. Suçun o anda, o koşullar altında ve o konumda, öngörülemeyeceği anlamına gelir. Bir arazinin güvenliğini sağlayabilmek için mükemmel bir güvenlik çözümü yoktur. Kusursuz bir suç önleme yöntemi elde edilemez veya temin edilemez ama mantıklı bir güvenlik sağlama yöntemi elde edilebilir.

Mantıklı güvenlik önlemleri, suç faaliyetini engelleyici ve caydırıcı olmalıdır. Bir güvenlik önleminin caydırıcı olabilmesi için, potansiyel suçlu üzerinde psikolojik bir etkisi olmalıdır. Bu, potansiyel suçlunun suçu işlemesini engellemek için cesaretini kırar. Caydırıcı önlemlere örnek olarak, park alanındaki güçlü aydınlatmalar, kapalı devre güvenlik kameraları (CCTV) ve o alanda güvenlik görevlilerinin bulunduğunu belirten levhalar gösterilebilir. Bir güvenlik önleminin engelleyici olabilmesi için potansiyel bir suçlunun, suç işlemesini fiziksel olarak engelleyecek nitelikte tasarlanması gerekir. Engelleyici güvenlik önlemlerine örnek olarak kilitli kapılar ve insanların bir alana girmelerini engelleyen güvenlik görevlileri gösterilebilir.

Güvenlik önlemleri aktif veya pasif olabilir. Aktif güvenlik önlemleri, direkt olarak bir kişinin dahil olduğu ve özel ekipmanların kullanıldığı yöntemlerdir. Aktif güvenlik önlemlerine örnek olarak, aktif olarak görüntülenen kapalı devre kameralar ve güvenlik görevlileri gösterilebilir. Pasif güvenlik önlemleri, çevre düzenlemesi ile suçun engellenmesi unsurlarını içeren çevre güvenlik önlemleridir. Çevre düzenlemesi ile suçun engellenmesi, potansiyel bir suçlunun davranışlarını engelleyecek psikolojik bariyerler içerir. Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi unsurlarını doğru şekilde değerlendirerek, suç faaliyetinin engellenmesi sağlanabilir.

Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi Unsurları:
1.Aydınlatma:
Aydınlatma, park alanlarında alınan önemli bir güvenlik önlemidir. Yeterli bir aydınlatma suç faaliyeti için caydırıcıdır. Diğer Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi unsurlarına ve aktif güvenlik önlemlerine de katkıda bulunur.
2.Doğal Gözetim:
Doğal gözetim, bir park alanına yakın veya içinde olan herkes için geçerli olan bir unsurdur. Sadece park alanında veya otoparkta bulunan kişiler için geçerli değil aynı zamanda, park alanının dışında veya alanın bağlı bulunduğu bina içerisinde olan insanlar için de geçerlidir. Bir park alanının yakınında yürüyen ya da bir binadan park alanında olan biteni izleyen birinin olabilmesi o alanın güvenliğinin artmasına yardımcı olur. Bazı park alanlarında yeterli bir doğal gözetim olması bile, oranın güvenliğini sağlamak için yeterli olabilir.

3.Giriş-Çıkış Kontrolü:
Giriş-çıkış kontrolleri suç olasılığını azaltmada önemli bir etkendir. Park alanının çevre güvenliğinin doğru şekilde sağlanması, alanın giriş-çıkış kontrolünün etkinliğini arttırır.

4. Levhalar ve Grafikler:
Park alanına doğru şekilde yerleştirilmiş levhalar ve grafikler yayaların gidecekleri yeri bulmalarına yardımcı olur ve bir suçun kurbanı olmaları ihtimalini azaltır. Ayrıca, alanın gözetim altında olduğunu veya o alanda güvenlik devriyesi olduğunu belirten bir levha, suçlu için caydırıcı olabilir.

5. Bölgesel Güçlendirme:
Bölgesel güçlendirme, kamu alanları ve özel alanlar arasında belirgin bir sınır oluşturur. Bu sınırların amacı, olası bir izinsiz girme teşebbüsünü engelleyici nitelikte olmasıdır. Bölgesel güçlendirme, araziyi düzenleyerek, işaretler veya çitler kullanılarak sağlanabilir. Dışarıdan doğal gözetime olanak kalmasını sağlamak unutulmamalıdır, çevre düzenlemesi belli bir yüksekliğe kadar olmalı ve çitler aralıklı şekilde durmalıdır.

Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi yönteminin yukarıdaki 5 unsuruna ek olarak, aşağıdaki 2 unsur da bu yöntemin bir parçası olarak görülmektedir.
1. Bölgenin Bakımı:
Bölgenin bakımlı olması, bölgeye herhangi bir izinsiz girme teşebbüsüne karşı alanın korunduğu izlenimi vermesi bakımından önemlidir. O alanda bırakılan çöp ve kalıntılar, bölgenin korunmasız olduğunu ve oradan kimsenin sorumlu olmadığı izlenimi oluşturur. Terkedilmiş araçlar alandan çıkarılmalıdır. Birinin alanla ilgilendiği ve oradan sorumlu olduğu imajını çizmek oldukça önemlidir.
2. Meşru Aktivite Desteği:
Konumlarından dolayı korunması zor olan alanlar olabilir. Bu alanlarda polis kulübesi, bir teknisyen odası veya o alanda konumlanmış ofis gibi alanın tenhalığını örtecek ve o alanı işlek bir yermiş gibi gösterecek tekniklerle güvenlik sağlanabilir.
Aktif güvenlik önlemleri, bir park alanındaki Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi yöntemini tamamlayıcı olabilir. Aktif güvenlik önlemleri, Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi yönteminin herhangi bir öğesinin devre dışı kaldığı bir durumda kurtarıcı olabilir. Örnek olarak; bir park alanının çıkmaz bir bölümü olduğunu ve binadan park alanının içerisinin görünmediğini yani doğal gözetim olmadığını düşünelim. Park alanının daha az kişinin araçlarını park ettiği çıkmaz bölümüne doğru ilerledikçe gözden kaybolan bir kişinin gözlemlenmesi gittikçe daha zor hale gelecektir. Doğal gözetimin yapılamadığı yerlerde kapalı devre güvenlik kameraları (CCTV) veya park alanında devriye gezen güvenlik görevlileri bulundurularak alanın güvenliği sağlanabilir. Bazı aktif güvenlik önlemleri şunlardır:

1.Güvenlik Görevlileri:
Suçu en iyi önleme yöntemlerinden birisi güvenlik görevlisi bulundurmaktır. Güvenlik görevlisinin görünebilir ve farkedilebilir olması çok önemlidir. Görevlerini yerine getirebilmeleri için doğru şekilde ekipmanları olmalıdır. Güvenlik görevlileri rastgele sıklıklarla park alanının içinde devriye gezmelidir. Bu, suçluların güvenlik görevlilerinin hangi zamanlarda dolaştığını tahmin etmelerini zorlaştırır.
2.Kapalı Devre Güvenlik Kameraları (CCTV):
Kapalı devre güvenlik kameraları, bir suç faaliyetinin tespit edilmesine ve görüntülerin kayıt edilmesine olanak sağlar. Dikkat çeken bir güvenlik kamerası suçlular için caydırıcı olabilir. Park alanlarını görüntülenmesinde gölgelerden, park halindeki araçların aralarındaki boşluklardan, kolonlardan, rampalardan ve duvarlardan dolayı bazı zorluklar yaşanabilir.
Bir güvenlik önleminin faydası mevcut koşullara uyum sağlayamadığı sürece azalır. Doğru politikalar ve prosedürler uygulanmalı, bu sayede personel duruma uygun hareket edebilmelidir.
Ticari bir arazide suç işlenme ihtimalinin en yüksek olduğu alanlar otoparklar ve park alanlarıdır. Doğru şekilde uygulanan Çevre Düzenlemesi ile Suçun Engellenmesi unsurları suç faaliyeti için caydırı olabilir. Aktif güvenlik önlemleri ise doğal gözetim ve giriş çıkış kontrollerinin yapılamadığı yerlerde durumu kurtarırlar. Politikalar ve prosedürler herhangi bir emniyet ve güvenlik olayına doğru şekilde müdahale edilebilecek şekilde oluşturulmalıdır.

Kaynak: Donald J. Decker / www.hlconverge.com/

Etkin Otel Güvenliği

Dünya genelinde 2002 yılından bu yana uluslararası otellere düzenlenmiş 20’yi aşkın geniş çaplı saldırı bulunmaktadır. Tunus’un El Kantaoui bölgesinde yaşanan en son saldırı ise hazırlık ve uygulama açısından kan dondurucu ve dehşet verici türdendi. Öldürmeye ve ölmeye motive edilen ve bu amaç için ciddi anlamda hazırlık yapan teröristleri durdurmanın, basit bir mesele olarak ele alınması doğru olmayabilir. Fakat, yazımızda bahsedeceğimiz bazı temel öğelere daha fazla dikkat verilmesi ve daha itinalı uygulanması, gelişmekte olan bu tehdit ve saldırıların azaltılmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Ne yazık ki zaman geçtikçe; otellere yapılan terör saldırılarının kabul edilemez bir başarı oranına sahip olduğuna tanıklık ediyoruz. Otellerde kullanılan günümüz güvenlik ekipmanları, maalesef son zamanlarda yaşanan düşmanca saldırıların boyutunda başka bir saldırıyı engelleyecek etkinlikte değil. Otel güvenliği sektöründe devrim yaratacak nitelikte temel bir konsept değişikliği olmadığı sürece de bir sonraki saldırının başarı ile sonuçlanması çok muhtemel görünüyor.

Güvenli Hissetmek ile Güvenli Olmak Aynı Şey Değildir
Bilinen tek bir gerçek var ki; ne kadar yüksek çözünürlüklü kameralar, daha güçlü bariyerler ya da daha fazla teknolojik ekipman kullanılsa da, eğitimsiz veya güvenlik bilincinden yoksun personel olduğu sürece bu saldırıların önüne geçilemeyeceğidir. Uygun eğitimleri almış personel ve uygun prosedürlere sahip olmadan kullanılan fiziksel ve teknolojik güvenlik uygulamaları, etkisiz ve tehlikeli bir güvenlik yanılgısı yaratacaktır. “Güvenlik algısı yalnızca güvenlikten oluşmaz” gerçeği bu noktada karşımıza çıkmaktadır.

Peki bu noktada oteller kendilerini bir sonraki terör saldırısının kurbanı olmaktan nasıl koruyabilirler? Bu sorunun cevabını, bir otel kuruluşunun karşılaşabileceği risk ve tehditleri analiz edebilen ve sonrasında reaktif ve proaktif güvenlik uygulamalarını etkili bir biçimde uygulamanızı sağlayarak, otel personelinin ve misafirlerinin güvenliğini sürdüren dört temel öğe ile inceleyeceğiz.

Güncel Risk, Tehdit ve Güvenlik Zafiyeti Analizi
Genel geçer güvenlik uygulamalarının her otel için aynı standartta uygulanması, en temel sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bahsedeceğimiz bu analiz, bu durumu net bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Her otel, çevresel faktörler, müşteri portföyü ve coğrafi yapısı ele alınarak incelenmelidir. Geçmişte otel güvenliği denildiğinde akla gelen ilk çağrışım, odalarda yaşanan hırsızlık olayları ve misafir rahatsızlığına yol açan sarhoş müşteriler olurdu. Fakat günümüzün gerçekleri ele alındığında; bu durum ne yazık ki geçmişteki kadar masum değil. Öyle ki, kuruluşun karşılaşabileceği risk ve tehditlerin derin bir analizi olmadan efektif bir güvenlik sistemi kurmak mümkün değil. Mevcut güvenliği geliştirmek için, otel kuruluşunun ve misafirlerinin karşılaşacağı spesifik risk ve tehditlerin net bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Bu zorunluluğa ek olarak; muhtemel risk ve tehditlerin, güvenlik zafiyeti sebebi ile uygulanmakta olan güvenliğin ihlal edilmesini engellemek de bir diğer zarurettir. Bir otelin güvenliği, ancak bu bahsettiğimiz analiz ve iyileştirme çalışmaları sayesinde etkin bir şekilde uygulanabilir ve sürdürülebilirliğini koruyabilir.

Risk durumunu minimuma indirme işlemini, aşı olma örneği ile açıklayabiliriz. Bir kişinin sarıhumma bulunan bir ülkeye seyahat ettiğini düşünün. Bu noktada sarıhumma salgınına karşı aşı olmak pek de yardımcı olmayacaktır. Bu tabi ki aşı olmanın kötü bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Fakat, salgının minimum seviyeye çekilmesi için salgının bulunduğu ülkenin ekstra ve spesifik bir korunmaya ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Günümüzde birçok otel, kendilerini sıradan ve düşük seviyedeki tehlikelerden koruyup izole edeceğini umduğu, fakat titiz bir şekilde hazırlanmış bir analizin ya da güncel bir tehdit senaryosunun uygulanmadığı standart “aşı” güvenliğe sahip.

Uluslararası terörizm büyüyüp geliştikçe; oteller, teröristlerin gözünde daha dikkat çekici ve daha savunmasız bir hedef olarak yer alıyor.

Fiziksel ve Teknolojik Güvenlik Ekipmanları
Korunaklı kapılar, aydınlatma sistemleri, kilit mekanizmaları, bariyerler, güvenlik kontrol noktaları , CCTV kameraları, alarmlar, personel için biyometrik okuyucular, kart okuyucular, akıllı asansörler vs. Tüm bu ekipmanlar herhangi bir otel güvenliğini sağlamak ve misafir emniyetini korumak için gereklidir. Öyle mi? Evet- fakat tek başına değil. Fiziksel ve teknolojik güvenlik ekipmanları, bir otelin çevre ve giriş güvenliğini sağlamak için kesinlikle her otelin güvenlik planında olması gereken unsurlardır. Ancak, bu ekipmanların gerekliliğini göz önüne alırken; gerçek anlamda bir güvenlik uygulaması için de yetersiz kaldıklarını göz ardı etmememiz gerekir. Hatta bazı zamanlar bu ekipmanlar, yanlış bir güvenlik algısı bile oluşturabilir.

Son yıllarda gerçekleştirilen saldırılar, her ne kadar mevcut güvenlik sistemlerinin başarısızlığını kanıtlamış olsa da; güvenlik kameralarının ve alarm sistemlerinin geliştirilip son teknoloji ile donatılması gerektiğini savunan uzman sayısı bir hayli fazla. Fakat gerçek şu ki; hiçbir güvenlik kamerası ya da alarm sistemi, silahlı saldırganların otel lobisine girişini ya da otel binasına erişimini engelleyemedi. Gelinen nokta, bizlere, bu dört temel öğeyi dikkate alması gereken otellerin, risk ve tehdit analizi yaparak, gerekli temel eğitimleri almış ve doğru güvenlik prosedürlerini uygulayan personeli çalıştırmak yerine orantısız bir biçimde fiziksel ve teknolojik güvenlik ekipmanların kullanımını önemsediğini gösteriyor.

Fiziksel ve teknolojik güvenlik uygulamalarını geliştirmeden önce sorulması gereken sorular şunlardır;
Bu uygulamalara neden ihtiyacımız var?
Bu uygulamaları kullanarak hangi tehdidi azaltıyoruz?
Amacımız nedir?
Bu uygulama, misafirlerimizi güvende mi hissettirecek ya da gerçekten güvenli mi tutacak?
Kameraların temel fonksiyonlarının, herhangi bir saldırıyı engellemek olmadığı yalnızca gözetleme olduğu unutulmamalıdır. Bu durum, güvende olmak ile güvenli hissetmek arasındaki farka gösterilebilecek temel bir örnektir.Herhangi bir otelin karşılaşacağı muhtemel bir saldırıdan minimum zayiat ile kurtulmasını sağlamak için, üçüncü ve dördüncü temel öğelerden de bahsetmek en az ilk ikisi kadar önemli. Yani,temel güvenlik eğitimlerini almış personel ve uygun prosedürler.

Bu bağlamda; eğitim içeriği, saldırgan ve şüpheli davranışların tespit edilmesinin sağlanmasını, kameralar üzerinden uygun güvenlik kontrolünün yapılmasını ve geçmiş saldırıların incelenmesini kapsamalıdır. Güvenlik ekibinin felsefesi:“Tehlikeyi en erken zamanda ve hedeften en uzak noktada durdurmak” olmalıdır.
Eğitim kapsamında genellikle ihmal edilen bir diğer bakış açısı ise; saldırı anında ne yapılması gerektiğini belirten, tepkisel eğitimdir.Güvenlik ekibi ya da resepsiyon görevlisi, silah sesi ya da bir patlama sesi duyduğunda ne yapmalıdır, nasıl tepki vermelidir? Gerekli eğitimleri almamış sıradan bir insanın, hayati tehlike taşıyan durumlarda etkin bir şekilde aksiyon almasını beklemek makul bir durum olmayabilir.
Emniyet yetkilileri, itfaiye mensupları ve sağlık ekipleri gibi birçok profesyonel kişilerin almış olduğu eğitimlerin, güvenlik personelince de alınması, icra edilen güvenlik açısından hayati öneme sahiptir. Bu sayede gerekli eğitimleri alan güvenlik personeli, herhangi bir kriz anında oluşabilecek zarar ve can kaybını minimum seviyede tutmak için nasıl bir aksiyon alması gerektiğinin bilincinde olarak hareket edecektir.

Uygun Prosedürler
Dördüncü temel öğe olan “uygun prosedürler”,belki de, bu dört öğe arasında en önemli olmasına rağmen en fazla ihmal edilendir.
Prosedürler, herhangi bir personelin belirli durumlar karşısında nasıl hareket etmesi gerektiğini ifade eder. Sayfalarca yazılan genel güvenlik prosedürleri, geçmişte yeterli olmasına rağmen, otellerin günümüzde karşı karşıya olduğu güvenlik tehditlerine karşı etkin bir cevap sağlamamaktadır.

Uygulanacak güvenlik prosedürlerinin, korunacak otel özelinde revize edilip yayınlanması ve birçok farklı seviyedeki geniş çaplı risk ve tehdit analizlerini içermesi gerekmektedir. Birçok ülke ve bölgede hizmet sağlayan otel zincirlerinin tek bir güvenlik prosedürüne bağlı kalması pek mantıklı olmamaktadır. Prosedürler, direkt olarak güvenlik icra edilen otelin risk ve tehdit analizi ile ilişkilendirilmelidir. Bu prosedürler, otelin sahip olduğu coğrafi konum, çevresel faktörler, müşteri portföyü, tesisler, personel ve bütçe gibi birçok değişkeni ele almalı; yapısal ve metodolojik anlamda yalnızca güvenlik personeli için değil tüm otel çalışanları tarafından da uygulanabilirliğe sahip olmalıdır.Prosedürler açıkça kaleme alınarak tüm personelin ihtiyaç halinde kullanımına açık olmalı, yalın ve kesin bir dilde yazılmalı, rutin ve acil durumlarda nasıl davranılması gerektiğini net bir şekilde ifade etmelidir.
Otel işletme ve yönetimlerinin yangın, deprem gibi çeşitli doğal afetler karşısında ve hatta savaş ya da diğer olağanüstü durumlarda kullanılacak olan acil durum prosedürlerinin olduğunun farkındayız. Ancak acil durumlar karşısında, belirlenen bu prosedürlerin, gerçek olay anında ne kadar doğru uygulanacağını bilmemiz mümkün değildir. İşte tam olarak bu nedenle, prosedürlerin, gerçek, global tehditlerin farkında ve uygulamada hangi davranışın hayat kurtaran sonuçlar doğuracağının bilincinde olan, tecrübeli profesyonellerden alınan yardımla hazırlanması son derece kritiktir.

Düzgün yazılmış prosedürler ve uygun eğitimin birleşimi işverene güvenlik operasyonunun ne olduğunu ve nasıl yapıldığını değil, neden yapılması gerektiğine dair farkındalık kazandıracaktır. Bu farkındalık sahadaki operasyonun da uygun işletilmesini sağlayacaktır.
Konuklar kendilerini hoş karşılanmış, güvende ve mutlu hissetmek, otel işletmesinin içinde bulunduğu kültüre adapte olarak, olumlu bir tecrübe edinmek isterler. Amaç, otelleri kalelere çevirmek de değil elbette. Aslında cevap,etkin otel güvenliğini,elektrikli teller, daha fazla güvenlik ekibi ya da daha fazla ekipmanla sağlamak değil, günümüz şartlarının değişkenliğinin farkında olarak, bu değişime adapte olabilmektir.

Kaynak: Mac Segal/ Güvenlik Uzmanı/ AS Solution’s