2016 Eylül Ayı Güvenlik Değerlendirmesi

Temmuz ayında yaşanan darbe girişiminin etkileri OHAL ilanı altında yaşanmaya devam ederken, Ağustos ayını, özellikle ülkenin Doğu bölgesinde terör olaylarının had safhada gerçekleştiği bir ay olarak geride bıraktık. Neredeyse her gün çatışma ya da patlama olayının yaşanması ile sıcaklığını koruyan gündem, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan silahlı ve roketatarlı saldırı ile kelimenin tam anlamıyla sarsıldı. PKK’lı teröristlerin Şırnak’ta askeri aracın geçişi sırasında yola yerleştirdikleri patlayıcıyı infilak ettirmesi sonucu; 9 asker yaralanmış ve 4 asker de şehit düşmüştür. Bu saldırının yaşandığı gün, Mardin şehrimizde de yine PKK terör örgütü tarafından bir saldırı daha düzenlenmiştir. Polis memurlarını taşıyan servis aracına yapılan bombalı saldırıda, 2 sivil vatandaş ile birlikte 1 polis memuru yaşamını yitirmiştir. Servis aracının güzergahı üzerindeki yola bırakılan bomba yüklü araç ile gerçekleştirilen saldırıda çok sayıda polis memuru ve vatandaş yaralanırken, yetkililer çevrenin savaş alanına döndüğü şeklinde yorumlarda bulunmuştur. PKK, aynı gün içerisinde benzer bir saldırı yöntemini kullanarak Diyarbakır kentinde de 5 kişinin yaşamını yitirmesine sebep olmuştur. Hedefin yine polis servis aracı olduğu saldırıda birçok sivilin ve polis memurunun yaralandığı açıklanmıştır. PKK bu saldırıların ardından, aynı gün içerisinde Elazığ ve Bitlis kentlerinde düzenlediği bomba yüklü araç saldırıları ile toplamda 9 güvenlik görevlisinin şehit düşmesine ve 200’ün üzerinde kişinin de yaralanmasına yol açmıştır. Terör örgütü PKK, geçtiğimiz ay içerisindeki en yıkıcı bombalı saldırısını Şırnak kentinin Cizre ilçesinde düzenlemiştir. İncelenen görüntülerde yaklaşık 10 ton civarında patlayıcı kullanıldığına inanılan saldırı, patlayıcı yüklü kamyonun Polis Çevik Kuvvet Müdürlüğü binasına girmesi ile gerçekleşmiştir. Saldırı sonucu 11 polis memuru şehit olurken, yaklaşık 80 kişi de yaralanmıştır.

Ülke gündemini sarsan bir diğer terör olayı ise Artvin kentinde konvoy halinde ilerleyen siyasi lider Kemal Kılıçdaroğlu’na düzenlen suikast girişimidir. PKK terör örgütünün düzenlediği açıklanan saldırının, roketatar kullanımı yolu ile düzenlenmek üzere iken tespit edilmesi büyük bir kaosun önüne geçmiştir. Tespitin üzerine çıkan çatışmada, bir asker şehit olmuştur. Ülkede saldırıların etkisi sürerken bir diğer saldırı haberi de Gaziantep’ten geldi. IŞİD terör örgütünün üstlendiği saldırıda 54 kişi yaşamını yitirirken yaklaşık 60 kadar sivil de yaralanmıştır. Sokak üzerinde bulunan kına gecesi etkinliğine karşı düzenlenen saldırının, 12-14 yaşları arasında bir canlı bomba tarafından gerçekleştiği açıklanmıştır.
Ülkemizde olduğu gibi yurtdışında da terör tüm hızıyla devam etmektedir. Afganistan’ın başkenti Kabil’de geçtiğimiz ay silahlı saldırganlar tarafından kaçırılan iki profesörün çalıştığı Amerikan Üniversitesi, bu defa saldırının direkt hedefi olmuştur. Üniversite baskınını patlayıcılarla başlatan iki saldırgan, 7’si öğrenci 13 kişinin yaşamını yitirmesine sebep olmuştur. Taliban terör örgütünden oldukları düşünülen saldırganlar, 10 saat süren çatışma sonucu ölü ele geçirilmiştir.
Ülkemizde devam etmekte olan OHAL uygulaması ve Doğu bölgelerinde yürürlükte olan bölgesel sokağa çıkış yasaklarına ve yoğun güvenlik önlemlerine rağmen, terör tüm hızıyla kanlı yüzünü göstermeye ve sayısız can almaya devam etmektedir. Bu bağlamda, çevrenizde bulunan şüpheli kişi ya da araçlara karşı ihtiyatlı bir tutum sergilemenizde ve güvenlik bilinci ile hareket etmenizde hayati bir önem olduğunu belirtmek isteriz.

Kriz Yönetim Planına Sahip Olmamanın Yüksek Maliyeti

Kriz anlarında, krizden herhangi bir şekilde etkilenen kişi veya kuruluşların, bu durumdan minimum mağduriyetle kurtulması adına yönlendirilmesi büyük bir öneme sahiptir. Şaşırtıcı bir şekilde, Kriz Yönetim Enstitüsü (ICM)’nün yapmış olduğu açıklamada, dünya genelindeki organizasyonların yalnızca yarısının kriz yönetim planına sahip olduğu belirtilmiştir. Kriz yönetim planı ile ilgili en önemli nokta, planın seri ve stratejik bir şekilde uygulanmasıdır. Çünkü kriz ortamında alınacak aksiyonlar ne kadar geç alınırsa, krizin yönetilmesi de o kadar güç bir hal almaktadır. Hatta krizin sonlandırılma sürecini uzatmaktadır.
Öncelikle hiçbir organizasyonun ya da hiçbir kuruluşun yaşanabilecek herhangi bir krize karşı bağışıklığı veya etkilenmeme durumu yoktur. Kriz Yönetim Enstitüsü’nün 2015 yılında yayınladığı verilere göre; kriz yaşanması en olası 10 sektör şu şekilde açıklanmıştır; gıda, enerji, otomotiv, üretim, ulaşım, bankacılık, sigorta ve finansal hizmetler, eğitim, devlet daireleri ve sağlık.

Hangi sektör olursa olsun, kriz yönetim planı olmamasından veya planın nasıl yönetileceğinin bilinmemesinden dolayı geç müdahalede bulunmak, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu durumda doğal olarak, ticari açıdan ve daha da önemlisi kuruluşunuzda bulunan personel ya da misafirlerin can güvenliği açısından sorgulanamaz bir güvenlik açığı yaratacaktır.
Kriz yönetiminde yaşanacak en ufak bir aksaklık, yukarıda belirttiğimiz unsurlar dışında iş dünyasında ve toplum gözündeki itibarınıza da zarar verecektir. Bu zararın önüne geçebilmek için, kriz yönetim planına sahip olmanız yeterli değildir.

Planı eksiksiz ve çabuk bir şekilde uygulamanız ve bunu sürdürülebilir kılmanız son derece önemlidir. Bazı krizler topluma ve basına yansımayabilir. Fakat personel, hissedar ve tedarikçi gibi kişiler kuruluşunuzla işbirliği kurmadan önce kriz yönetimi planına sahip olup olmadığınızı ve bunu etkin kullanıp kullanamadığınızı görmek isteyebilirler.
Bahsettiğimiz tüm bu riskler; emniyetli, güncel, kolay ulaşılabilir ve uygulanabilir bir kriz yönetim planı ile önlenebilir ya da oluşma ihtimali en aza indirgenebilir. Belirtilen bu kriterlere uygun bir plana sahip olmak adına bahsedeceğimiz şu noktalara önem verilmelidir;
Plan Gerçekçi Olmalı
Kriz planı yalnızca teoride değil pratikte de uygulanabilir olmalı. Sahip olduğunuz planı bir kez daha gözden geçirin ve kendinize bazı sorular yöneltin. “Yöneticiler ve personel, uygulaması gereken talimatlara ne kadar sürede ulaşabilir?” , “Kriz iletişimi ne kadar çabuk uygulanabilir?” gibi…
Eğer mümkünse; çeşitli testler ve tatbikatlar uygulayabilir ve müdahale süreci ile ilgili daha doğru bir risk değerlendirmesi yapabilirsiniz.

Gereksiz Adımları Eleyin
Krize müdahaleyi gecikmeye uğratacak unsurları tespit etmeye ve kriz yönetim planınızdan çıkarmaya çalışın. Ayrıca kriz yönetim planında yer alan her kademe için kademeye özgü bir plan yapmaya çalışın ve bu planların anlaşılabilir ve basit olduğundan emin olun. Kriz esnasında, insanların yazılı bir talimat ya da bilgisayar üzerinde yer alan materyali aramaya çalışması, hatırı sayılır bir zaman kaybına uğratabilir. Bu nedenle, mobil cihaz kullanımı içeren daha faydalı çözümler bulmaya çalışılabilir. Kriz yaşandığı an, kriz ortamında bulunan herkesin mümkün olan en çabuk sürede harekete geçmesi gerekir. Mobil cihaz bazlı bir çözüm ile insanlar ihtiyacı olan her türlü bilgi ve talimata nerede ve ne zaman olursa olsun erişim sağlayabilirler.

Müdahale Zamanlamasını Ayarlayın
İyileşme süreci, kriz bitiminde değil kriz ile birlikte başlar. İyi tasarlanmış bir kriz yönetim planının en önemli önceliği, kesinlikle personel ile birlikte ziyaretçileri de kapsayan bir iç iletişim sistemini barındırmak olmalıdır. Fakat bu önceliklendirmeyi yaparken, dış iletişimin de ihmal edilmediğinden emin olunmalıdır. Bu noktada yine mobil cihaz bazlı bir yönteme başvurmak büyük bir fark yaratabilir. Örneğin; kriz yönetim ekibinin mobil cihaz aracılığıyla, firmanızın web sitesi üzerinden, kriz esnasında içeride bulunan personel ve ziyaretçilerin isim listesi, krizin nedeni ve gelişmeleri hakkında yapacağı bilgilendirmeler büyük bir fayda sağlayacaktır.
Günümüzde konu kriz yönetimi olduğunda, mevcut tablo ne yazık ki birçok firmanın çok yanlış bir güvenlik algısına sahip olduğunu gösteriyor. Kriterlere uygun bir kriz yönetim planı yaratmak ve bu planı güncel tutmak son derece önemli adımlar olmasına rağmen, bunların yalnızca yolculuğun bir adımı olduğunu unutmamak bir diğer önemli husus. Sahip olduğunuz plan ne kadar iyi olursa olsun, seri ve sorunsuz bir şekilde uygulanamıyorsa yeteri kadar iyi değil demektir.
Uygulanabilir bir kriz yönetim planına sahip olmanız, personelinizin ve ziyaretçilerinizin can güvenliğini korurken sizin de mal varlığınızı ve itibarınızı koruyacak en önemli etken olacaktır.

Kaynak: Christopher Britton, http://www.securitymagazine.com

2016 Yılı Temmuz Ayı Güvenlik Değerlendirmesi

Ülkenin doğusundan batısına terör saldırıları ile dolu bir ayı daha geride bıraktık. Geçtiğimiz ay tüm dünyada ses getiren ve Türkiye’yi derinden sarsan ilk saldırı, İstanbul’un Beyazıt semtinde gerçekleşti. Polis memurlarını taşıyan ve konvoy halinde ilerleyen iki servis aracına düzenlenen bombalı saldırıda 4 sivil 7 polis memuru yaşamını yitirmiştir. Bomba yüklü araç ile düzenlenen intihar saldırısını TAK örgütü üstlenmiştir. Araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu bir bölgede düzenlenen saldırıda çevrede bulunan binalar yoğun bir biçimde hasar görürken 30’dan fazla sivilin de yaralandığı belirtilmiştir. Saldırının etkileri sürerken, bombalı saldırılar ardı ardına ülkenin doğu bölgesini sarsmaya devam etti. TSK’nın uzun süren operasyonlarını sonlandırmasının ardından ilk saldırı, Mardin’in Midyat ilçesinde gerçekleşti. İstanbul’daki saldırı ile aynı yöntem kullanılan saldırıda hedef yine kolluk kuvvetiydi. İlçenin en merkezi noktasında bulunan İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına düzenlenen saldırıda, 50’yi aşkın polis memuru ve sivil yaralanırken, 2 polis memuru ve 3 sivil de yaşamını yitirdi. Yetkililerin yapmış olduğu açıklamada; bina girişinde bulunan beton ve demir bariyerlerin, patlamanın etkisini azaltarak daha fazla kişinin ölmesini engellediği belirtilmiştir. Bu saldırının ardından şehir genelinde başlatılan güvenlik operasyonları sonucu birçok bölgeden çatışma haberleri alındı. Mardin Soğukkuyu Jandarma Karakolu’na taciz ateşi açarak çatışma başlatan PKK’ya bağlı teröristler, çatışmaya takviye olarak çağırılan askeri tim seyir halindeyken ateş açarak eş zamanlı bir çatışma yaratmıştır. Bu çatışmaların sonucunda da ne yazık ki 2 asker şehit olmuştur. Mardin kentinde tansiyon bu şekilde yükselirken, benzer olaylar Hakkari şehrimizde de gerçekleşti. PKK terör örgütünün, askeri konvoy güzergahına tuzakladığı el yapımı patlayıcı düzenek, konvoy geçişi esnasında infilak ettirilmiştir. Uzaktan kumanda edilen bu saldırı sonucu, 4 askerin şehit olduğu açıklanmıştır.

Ülkemizde saldırılar bu şekilde etkisini sürdürürken, terör , uluslararası platformda da etkisini gösterdi. ABD’nin Florida eyaletine bağlı Orlando kentinde bulunan bir gece kulübüne yapılan silahlı saldırı, ülke tarihinin en büyük saldırısı olarak yerini almıştır. 49 kişinin yaşamını yitirip 53 kişinin yaralandığı saldırıda, eşcinsel bir gece kulübünün seçilmesi aynı zamanda ülke genelinde eşcinsellere karşı gerçekleştirilen en büyük nefret suçu saldırısı olarak da tarihte yerini almıştır. Saldırı sırasında polis ekipleri ile girdiği çatışmada yaşamını yitirmeden önce IŞİD örgütüne bağlılığını bildiren saldırgan, saldırıyı gece kulübüne ağır otomatik silahla girerek münferit bir şekilde gerçekleştirmiştir.

Son olarak,28 Haziran 2016 Salı Akşamı İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde meydana gelen terör saldırısı ile sarsıldık. Üç canlı bomba ile düzenlenen saldırıda ölen sayısı son gelen bilgilere göre 44, yaralı sayısı ise 238.

Saldırganların kimliğini belirlemeye yönelik çalışmalar sürerken,canlı bombalardan birinin Dağıstan asıllı Rus vatandaşı, birinin Kırgız, birinin ise Özbek olduğu tespit edildi. Saldırıya dair ilk bulguların IŞİD’i işaret ettiği ancak incelemelerin sürdüğü açıklandı.

Temennimiz bu hain saldırıların hiç olmaması elbette, ancak kriz anlarında ne yapılacağının ve nasıl hareket edileceğinin bilinmesi hayati derecede öneme sahiptir. Bu bağlamda, kendinizden başlayarak çevrenizdekiler ile birlikte bilinçlenmek ve etrafınıza güvenlik bilinci ile bakmak iyi bir başlangıç olacaktır.

Güvenlik Riskini Azaltmanın Etkili Yolları

Teknolojinin hızla gelişen dünyasında, kurumların ve kişilerin güvenliğini sağlamanın en etkili yollarından bazıları, çalışanların yetenekleri ve müşteri hizmetleridir. Kurum içinde müşterilere karşı doğru davranışlarda bulunacak şekilde eğitilmiş personel, doğru teknolojiyle birleştiğinde, güvenlik riskini azaltmanın en iyi yollarından birini oluşturmaktadır.
GÖZLERİ DÖRT AÇMAK
Çalışanlar müşteriyle iletişime geçtiklerinde, bu durum iki amaca hizmet eder; Hem müşteriler kaliteli bir hizmetle karşılanırlar, hem de içlerindeki potansiyel suçlular, bireysel olarak kendileriyle ilgilenecek ve onları hemen unutmayacak olan çalışanlar tarafından karşılanacağının farkına varırlar.Kötü niyetli bir insanın isteyeceği son şey hatırlanmaktır. Bu tarz kapsamlı bir etkileşim sağlamanın en iyi yolu, her kurumun bunu temel davranış biçimi şeklinde benimsemesi ve eğitimlerle bu davranış biçiminin oturmasını sağlamasıdır. Çalışanlara, müşterilerin memnun kalacağı ve kötü niyetli kişilerin de fark edildiklerini hissedecekleri şekilde karşılama örnekleri gösterilmelidir. Örneğin, “Montunuzun rengi çok güzelmiş” cümlesi hem normal müşteriler için iltifat niteliğinde, hem de kötü niyetli insanlar için detaylı şekilde fark edildiklerini ve akılda kaldıklarını belli edecek nitelikte bir ifadedir.
ALAN KORUMASI
İç ve dış aydınlatma, temiz ve bakımlı bir bina, binanın sınırlarını belirleyen doğal veya yapay bariyerler gibi çok fazla ileri teknoloji gerektirmeyen önemli etmenler, müşteri ve bina güvenliğinin diğer bir önemli kısmını oluşturur. Bunlar, kötü niyetli kişileri caydırıcı nitelikteki basit önlemlerdir.
İLERİ TEKNOLOJİ KULLANIMI
Güvenliğin 3. katmanı, az önce bahsedilen önlemlerle birleştiğinde etkili hale gelecek olan ileri düzey teknoloji ürünü güvenlik önlemleridir. İleri teknoloji yöntemlerinden kasıt, gelişmiş gizli kamera sistemi ve ilgili yazılımlar gibi uygulamalardır. Bir iş ağına bağlı olsa da olmasa da gizli kamera sistemi hem caydırıcıdır, hem de işlenen bir suç sonrasında yetkili makamlar tarafından olay sonrası inceleme yapılmasına imkan sağlar.

Gelişmiş kameralar, grafik ve yüz tanıma özellikleri kurumun korunmasına büyük katkı sağlar. Bu teknolojiye, şifreli erişim sistemi entegre edildiği zaman, çalışanların görüntülenmesi ve giriş çıkış kontrolü gibi birçok konuda güvenliğin sağlanmasına yardımcı olur. Gizli kamera sistemi bulunmayan kurumlar bile, güvenlik ihlali meydana geldiğinde yetkili personelin cep telefonuna alarm gönderecek şekilde ayarlanmış sistemler sayesinde bu teknolojilerden faydalanabilmektedirler.
Gizli kamera sistemleri ve ilgili teknolojik uygulamaların, çalışanların müşterileri karşılama ve müşteri hizmetleri politikaları ile birleştiğinde, caydırıcılık anlamındaki etkisi yadsınamaz. Daha önceki, “Montunuzun rengi çok güzelmiş” örneğimize dönersek, potansiyel suçlumuz, karşısındaki çalışanın, üzerindeki montu ve yüzünü yakından fark ettiğinin ve daha sonra bunu hatırlayacağının ve gerektiği takdirde bunu üst makamlara söyleyeceğinin bilincindedir. Montu sonradan çıkarsa bile, kameralar mont üzerindeyken kişiyi kaydetmiş olacaklardır. Kayıtlarda yüzü tam görünmemiş olsa dahi, onu karşılayan personelin tanımlaması, tespitin yapılmasını kolaylaştıracaktır. Buradaki amaç, kişinin, suç işlemenin bu koşullarda mantıklı bir hareket olmayacağını düşünmesini sağlamaktır. Bu durumda risk, kişinin aklındaki çıkarlardan daha ağır basacaktır.

ÇALIŞAN SEÇİMİ
Güvenliğin 4. katmanı, bütçe el veriyorsa, her görev için belli personel grubu oluşturmak veya normal personelin şüpheli bir durum olması halinde gözlem ve raporlama yapmasını sağlamaktır. Müşterileri karşılama politikasının yanı sıra çalışanlar, insan, silah veya uyuşturucu kaçakçılığı gibi durumlarda şirketin gözü ve kulağı rolünde olmalıdırlar. Bu da, çalışanların iyi bir eğitim alması sonucunda gerçekleştirilebilir.

Güvenlik personelini veya güvenlik güçlerini atlatmaya çalışan kişiler gibi normal davranışlar sergilemeyen kişilere karşı dikkatli olmalıdırlar.
Emniyet birimleri ve güvenlik güçleriyle iyi ilişkilerde bulunmak da önemlidir. Yerel ve bölgesel güvenlik güçleri ile olası durumlara karşı alınacak önlemler ve devriyeler gibi konular hakkında görüşülmelidir.
Kurumlar, en az yılda 2 kez olacak şekilde, prosedür ve uygulamaların etkinliğini incelemek ve olası zayıf noktaları tespit etmek adına denetimler gerçekleştirmelidir. Güvenlik ekipmanlarının bakım ve kontrollerini düzenli şekilde gerçekleştirmek de önem arz etmektedir.

Kapsamlı ve etkili güvenlik, kurumun sınırlarında başlar ve kademe kademe devam etmesi gerekir. Teknoloji önemlidir fakat, doğru şekilde yönlendirilmiş ve eğitilmiş çalışanlar ile, doğru güvenlik politikaları olmazsa, teknoloji kullanımı tek başına etkili olmayacaktır.

Kaynak: Thomas R. McElroy http://lhimagazine.com/