Farklı Bir Güvenlik Kültürü İçin Gerekli 7 Adım

1 Saldırganın Bakış Açısı ile Bakın
Güvenli tutmaya çalıştığımız çevreyi neye karşı koruduğumuzun farkında olmak, icra edilen güvenliğin tam anlamı ile yapılması için gereken ilk adımdır. Koruduğu tesisin ya da kişinin ne amaçla korunduğunun farkında olmayan güvenlik memurunun sayısı sizi gerçekten hayrete düşürebilir. Karşı karşıya olduğumuz tehdidi anlamak için öncelikle tehdidin kaynağı olan düşmanı anlamamız gerekmektedir. Saldırıyı yapacak düşman gibi düşünmek; nereye saldırılacağı, terörist operasyon metotları ve saldırı anında saldırganların sergilediği şüpheli işaretlerin tespiti gibi konularda size müthiş bir avantaj sağlayabilir. Güvenlik konseptine saldırganların gözü ile bakabilmek, ezber üzerine çalışan birçok güvenlik personelinin gerçek anlamda güvenlik mantığı ile çalışmasını ve bu mantığı özümsemesini sağlayacaktır. Personele verilen eğitimlerin bu bağlamda revize edilmesi, gerek personel gerekse icra edilen güvenliğin kalitesi konusunda radikal bir değişiklik yaratacaktır.

2 Kişisel Hale Getirin
Eğer güvenlik zafiyetinden dolayı ortaya çıkan sonuçlar kişisel bir etki yaratıyorsa, bu durumun yaşanmaması için daha fazla dikkatli davranırız. Yaşadığınız evin ya da ailenizin tehlike altında olduğunu düşünün. Bu durum sizi kesinlikle daha dikkatli hale getirir ve tehlikeye karşı koymak için elinizden gelen her şeyi yaparsınız. Sonucu sizi kişisel olarak etkileyecek olan olaylara karşı savunma sisteminizi daha sağlam tutma yönünde bir eğilim gösterirsiniz ve daha ihtiyatlı davranırsınız. Sistemin etkinliğini deneyen güvenlik testlerinde ya da denetlemelerde sizin sorumlu olduğunuz bir alanda güvenlik açığı tespit edildiğini düşünün.Sonrasında da yöneticileriniz ile yapacağınız görüşmeyi düşünün. İşte bu durum da kişisel. Bu nedenle de işini en iyi şekilde yapmaya özen gösterir. Aslına bakarsanız bu durum sizde ve personelinizde çok güzel bir bakış açısı yaratabilir. Çalıştığınız ortamın güvenliğinin sağlanmasında ve işlerin sorunsuz şekilde ilerlemesinde doğrudan bir katkınız bulunacak ve bu sayede tüm personelin sorumluluk ve aidiyet duygusu da gelişmiş olacaktır.

3 Sorumluluklarınızın Farkında Olun
Güvenlik görevlisinin sorumluluğu nedir ya da neleri kapsar? Bu soru, sektörün uzun süredir kendi içinde sorguladığı, fakat bir türlü net olarak cevaplandıramadığı bir durum olarak yerini koruyor. Aslında bu sorunun cevabını bulmak için yapılması gereken tek şey ortak akılda buluşmak. Ortak akılda buluşmanın önemini şu şekilde belirtebiliriz. Bir proje ile ilgili güvenlik uygulamasına geçilecek ve bu durum hakkında iki farklı avukatın görüşüne başvuruyorsunuz. Avukatlardan biri uygulamayı destekleyen bir argümanı savunurken, diğeri uygulamaya karşı çıkan bir argüman ile karşınıza gelebilir. Daha ilginci ise her ikisi de argümanlarını savunurken bu savunmayı yasal yükümlülüklere bağlayacaktır. Mesela, bir serserinin bir vatandaşı tesisinizi koruyan güvenlik personelinin önünde dövdüğünü düşünün. Bu durumda personelden beklentiniz tam olarak nedir? Sizce yalnızca gözlem yapıp, olayı raporlaması yeterli midir? Gözlem ve raporlama prosedürünün sizi olay ile ilgili yasal yükümlülükten kurtarması gerekir. Fakat birçok olayda bu prosedür ortak akıl kavramının gereklilikleri ile uyuşmazlık gösterebilir. Sonuç olarak, personelin temel görevi, tesisin güvenliğini sağlamak ve tesisi tehlikelere karşı korumaktır. Örneklediğimiz bu senaryoyu, farklı güvenlik görevlilerine anlatın ve kendilerinin nasıl bir aksiyon alacağını sorun. Muhtemelen farklı farklı cevaplar duyacaksınızdır. Bu nedenle sorumluluklarınızın net ve anlaşılır biçimde belirlenmesi ve bu standardın korunması, etkin bir şekilde güvenlik icra edebilmeniz adına büyük öneme sahiptir.

4 Prosedürleriniz Net ve Belirgin Olsun
Firmaların neredeyse her türlü işleyiş ile ilgili bir prosedürü vardır. Fakat bazen yayınlanan bu prosedürlerin belirsiz olmasından dolayı, uyulması gereken talimatlar personel tarafından yanlış anlaşılabilir. Örneklemek gerekirse, güvenlik sektöründe görevli olan yöneticiler, amirler ya da eğitmenler personele şüpheli bir durum ile karşılaşmaları halinde mutlaka bir üst amirlerine haber vermeleri konusunda uyarılarda bulunurlar. Peki personel, neyin şüpheli olup neyin olmadığını neye göre belirleyecek? Ya da şüpheli bir durum ile karşılaşması halinde amirine söylemesi yeterli mi olacak? Bunun yerine; bu durumu şüpheli durum ya da davranış analizi yaparak yorumlaması ve daha da önemlisi bu şüpheyi kötü niyetli bir operasyon metodu ile ilişkilendirebilmesi daha doğru olmaz mı? Bu şekilde verilmiş bir talimat hem yoruma kapalı olacaktır hem de daha mantıklı bir dayanağı olacaktır.
Başka bir örnek üzerinden yol alacak olursak; silahlı saldırı olaylarında uyulması gereken talimatlar genelde saklanmak ya da kendinizi bir yere kilitlemek yönünde verilir. Fakat bu durum gerçekten de en iyi seçenek olmayabilir. Bu tarz bir saldırı ile karşı karşıya kalındığında yapılması gereken en önemli şey saklanmak yerine tehlikeden uzaklaşmak ve saldırganı etkisiz hale getirmek adına zaman kazanmaktır.
Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir ve birçoğu uygulama açısından tartışmaya açıktır. Herhangi bir karışıklığa yol açmamak ve personelin durumu tam anlamıyla kontrolü altına alıp işini düzgün bir şekilde icra edebilmesi adına, net ve belirgin prosedürleriniz olması ve bu prosedürlerin personele düzgün bir şekilde aktarılması önem arz etmektedir.

5 Aidiyet Duygusu Geliştirin
Birçok uzman iç tehdidin, sektör genelinde güvenliğin en fazla göz ardı edilen kısmı olduğu yönünde görüş bildirmektedir. Güvenlik uygulamalarınızı yapılandırırken yalnızca dış tehditleri göz önünde bulundurmak sizi yeteri kadar güvenli tutmaz.
Personel kanadından gelebilecek bir iç tehdit ile başa çıkmanın en iyi yöntemi, ekibinizde yaratacağınız aidiyet duygusudur. Peki, bunu nasıl yapacaksınız? Öncelikle personeliniz ile sağlıklı bir ilişki kurmalı ve kendilerini değersiz hissettirecek davranışlardan kaçınmalısınız. Personelin kendini iyi hissettiği huzurlu bir iş ortamında, iç tehdit hadisesi ile karşılaşma ihtimaliniz çok daha düşüktür. Çünkü çalışanlarınız size ve şirketine karşı kötü düşünceler beslemeyecektir. Kendilerini bir topluluğa ait hissedip bu topluluğa karşı sorumluluk sahibi olacaktır. Bu sayede ekip içerisinde çürük bir elma var ise tespit edilmesi de daha kolay olacaktır.

6 Karar verin! Önce Güvenlik mi, Önce Emniyet mi?
Gerek iş ortamında gerekse özel hayatımızda, kişisel emniyetimiz her şeyden önce gelir. Bu durumu o kadar ciddiye alırız ki birinci önceliğimiz kişisel emniyetimizdir. İş ortamında ve ofislerde uygulanan İş Sağlığı ve Güvenliği kuralları, eğitimler, denetimler, iş kazalarını engellemek adına alınan önlemler, “Önce Emniyet” şeklinde asılan uyarılar ,vb. Düşündüğünüz zaman hepsi kişisel emniyetimiz için. Peki, neden güvenlik uygulamalarımıza da bu şekilde öncelik vermiyoruz? Aksine, toplum genelinde güvenlik birçok kişi tarafından gereksiz ve angarya bir uygulama olarak algılanıyor. Maliyet bazlı yönetilen birçok firma zarar etmemek adına güvenlik uygulamalarından feragat etmekte herhangi bir sorun görmeyebilir. Buna ek olarak, bazı firmalar “Müşteri Memnuniyeti Güvenlikten Önce Gelir” tarzında bir mantalite ile yönetiliyor olabilir. Bu noktada güvenliğin ne derece önemli olduğunu düşünmekte fayda var. Dolayısıyla önceliklendirme açısından güvenliğin ayrı bir yere sahip olması gerektiğini unutmamalısınız.

7 Güvenliğin Dolaylı Faydalarını Unutmayın!
Güvenlik uygulamaları ile ilgili unutulmaması gereken bir diğer önemli husus ise güvenlik için yapılan harcamaların boşa gitmediğidir. Öyle ki bu durum, birçok güvenlik yöneticisi tarafından yıllardır kanıtlanmaya çalışılmıştır. Etkin bir şekilde uygulanan güvenliğin birçok anlamda faydasını görebilirsiniz. Hatta dolaylı yoldan güvenlikle ilgisi olmayan kişilere bile etkisi olacaktır. Örneğin, ofis binasının girişinde akşam vakti bulunan bir güvenlik personeli, geç saatlerde çalışmak zorunda kalan bayan personelin daha rahat ve güvenli hissetmesini sağlayacaktır. Güvenlik riskinin yüksek olduğu bölgelerde müşteriler, güvenlik personeli bulunmayan alışveriş merkezlerine gitmek yerine güvenlik uygulaması bulunan mağazalara ziyarette bulunacaktır. Buradan yola çıkarak, bu durumun ticari bir etkisinin olduğunu da rahatça belirtebiliriz.

Kaynak: http://chameleonassociates.com/

2016 Yılı Şubat Ayı Güvenlik Değerlendirmesi

Terörün, neredeyse 2015 yılının başından beri tüm dünyayı din, dil, ırk ya da milliyet gözetmeksizin hedef aldığı gerçeği Ocak ayı içerisinde de ulusal ve uluslararası platformda bir kez daha görüldü.
Çatışmaların uzun süredir devam ettiği, neredeyse iki aya yakın bir süredir sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı, gerek sivil gerekse güvenlik güçlerinin yaşamlarını yitirdiği ülkenin doğu bölgesinde, geçtiğimiz ayda da benzer durumlar meydana geldi.
Kolluk kuvvetlerinin servis beklediği bölgelere silahlı saldırılar düzenleyerek çok sayıda asker ve polisin şehit düşmesine sebep olan terör örgütü, özellikle Diyarbakır’da bulunan İlçe Emniyet Genel Müdürlüğü binasına yaptığı bombalı saldırı ile ülke gündeminin değişmesine sebep oldu.

Yaşanan bu terör olayının etkileri henüz geçmeden, tüm dünyada ses getiren bir diğer terör olayı ise; İstanbul’un turizm merkezi olarak kabul edilen Sultanahmet Meydanı’nda gerçekleşti. Sorumlusunun IŞİD olarak gösterildiği canlı bomba saldırısında, birçok turist yaşamını yitirirken, canlı bombayı önceden fark eden tur rehberinin çevredeki kişileri uyarması daha fazla can kaybını engelleyen tek sebep oldu.
Mısır’ın başkenti Kahire’de çoğunluğu İsrail vatandaşlarından oluşan bir turist grubunun konakladığı otele silahlı saldırıda bulunan IŞİD, saldırıdan bir gün sonra ise Mısır’ın turizm açısından önemli olan bir diğer kenti Hurgada’da bulunan bir otele silahlı saldırı düzenledi.

2015 Kasım ayında Paris’te düzenlediği eş zamanlı saldırıların aynısını bu kez de Endonezya’nın başkenti Cakarta’da düzenleyen IŞİD, şehrin 6 farklı yoğun bölgesinde bombalı saldırılar düzenlemiş ve daha sonrasında silahlı saldırılar ile çatışmalar gerçekleştirmiştir.

IŞİD düzenlediği saldırılar ile kıtalararası bir etki yaratırken, bu saldırıların hemen ardından bir diğer terör örgütü El Kaide’nin Afrika kolu, Burkina Faso’da yüzden fazla insanın rehin tutulduğu bir otel baskını düzenleyerek onlarca kişinin ölümüne sebep olmuştur. Otelin hedef olarak seçilmesindeki en temel sebep ise konaklayan misafirlerin çoğunlukla batılı diplomatlardan oluşması olarak gösteriliyor.

Yaşanan olaylar ne yazık ki terörün hız kesmeden devam ettiğini doğruluyor. Son dönemde yaşanan olayların ortak noktası ise turistik bölgelerin ve eğlence alanlarının hedef olarak seçilmesi. Özellikle IŞİD’in düzenlediği eş zamanlı saldırılar bu tespiti doğrular nitelikte. Bu bağlamda gerek kişisel güvenliğiniz gerekse başkalarının güvenliği açısından, çevrenize daha duyarlı yaklaşmanız ve güvenlik bilinci ile hareket etmeniz önem arz etmektedir.Sultanahmet Meydanı’ndaki saldırıda canlı bombayı önceden tespit edip insanları uyaran tur rehberi, bu duruma verilecek en iyi örnek olabilir.

Terör saldırılarında görülen bir diğer trend ise; otel saldırıları olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek bu sayımızda belirttiğimiz saldırılar gerekse Mali-Bamako’da yaşanan geçmiş terör saldırısı gibi olaylar, güvenlik konseptini farklı bir şekilde ele alıp değerlendirme yapmanızı gerektirebilir. Özellikle Burkina Faso’da yaşanan otel saldırısında görgü tanıkları, teröristlerin günün erken saatlerinde otele gelerek lobi bölgesinde ve otelin karşısında bulunan restorantta uzun bir süre vakit harcadıklarını belirtmişlerdir.

Güvenlik bilinci ile yaklaşım ve şüpheli işaretlerin tespiti ve yorumlaması konusunda kendini geliştirmiş bir birey, bu tarz bir olay ile karşı karşıya kalması durumunda olayların henüz gerçekleşmeden engellenmesinde önemli bir rol üstlenebilir.

Bu bağlamda çevremizde olup bitenlerin farkında olmak ve olayları farklı açıdan ele almak, kendimizi güvende tutmamızın en temel unsuru olmaktadır.