2016 Yılı Mart Ayı Güvenlik Değerlendirmesi

İstanbul Sultanahmet’te yaşanan bombalı saldırının etkisi geçmeden, geçtiğimiz ay içerisinde bir bombalı saldırı da Ankara kentimizde yaşandı. Hava komutanlığı merkezine bomba yüklü araçla yapılan saldırı sonucu, yetkililer tarafından yapılan açıklamaya göre, 20’si askeri personel olmak üzere çok sayıda sivil vatandaş da yaşamını yitirdi. Saldırıyı, Aralık 2015’te Sabiha Gökçen Havalimanı’na saldırıda bulunan ve PKK terör örgütünün kolu olarak bilinen TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) üstlendi. Saldırı ile ilgili bir diğer çarpıcı nokta ise olayın gerçekleştiği lokasyonun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne çok yakın bir noktada bulunması oldu. Ne yazık ki bu durum, terör olaylarının bölgesel olmaktan çıkarak, ülke genelinde etkisini göstermeye başladığına işaret etmektedir.
Bir diğer bombalı saldırı da İzmir kentinde bulunan jandarma komutanlığına yapıldı. Bu saldırıların ardından son olarak İstanbul’da bulunan bir üniversitenin kampüsünde bulunan şüpheli bir araçta bomba düzeneği yapımında kullanılan malzeme ele geçirildi.
Ülkenin doğu bölgesinde uzun süredir devam etmekte olan çatışmalar geçtiğimiz ay da hız kesmeden devam etti. Başta Diyarbakır’ın Sur ilçesi ve Şırnak’ın Cizre ilçesi olmak üzere; Doğu Anadolu bölgesinde gerçekleşen sokağa çıkma yasakları, şehir merkezlerinde kazılan hendekler ve güvenlik güçleri ile yaşanan yoğun çatışmalar, bölgede yaşayan vatandaşları başka şehirlere göç etmeye zorlamıştır. Durumun vahameti, Birleşmiş Milletler nezdinde de gündeme alınmıştır. Özellikle sivillerin can kaybında büyük bir artış olması, yaşanan olayların ciddiyetini farklı bir boyuta taşımıştır. Yazılı ve sözlü basında yer alan ateşkes haberlerine rağmen doğu bölgesinde yaşanan olaylar, özellikle yaşanan bombalı saldırıların da ardından, ülkenin tüm bölgelerine sıçrama telaşı yaratmıştır.
Devlet yetkililerinin halkı dikkatli olmaları konusunda sözlü ve yazılı şekilde uyarmaları durumun hassasiyetini gözler önüne sermektedir. Özellikle emniyet yetkililerinin yaptığı açıklamalarda; İstanbul genelinde başta metrobüs durakları olmak üzere tüm toplu taşıma alanlarında bombalı saldırı olaylarına karşı son derece dikkatli olunması gerektiğini belirtmişlerdir.

Uluslararası platformda da özellikle ülkemizi yakından ilgilendiren bir terör olayı daha yaşanmıştır. Somali’de, Daallo Havayolları Mogadişu-Cibuti uçuşunda dizüstü bilgisayarı içerisine gizlenmiş bir bomba düzeneğinin patlaması tüm dünya genelinde ses getirdi. Resmi olmamakla birlikte saldırıyı El-Şebab terör örgütünün düzenlediği düşünülmektedir. Bomba düzeneğinin uçak içerisine havalimanında çalışan personelin yardımı ile sokulduğu saldırıda, saldırıyı gerçekleştiren yolcunun aslında iptal olan Türk Hava Yolları seferine bilet almış olması ülkemizi yakından ilgilendiren kısmı olmuştur.Uçuşun iptal edilmesi sebebiyle yolcu Daallo Havayollarına transfer edilmiş ve bu sayede Milli havayolumuza düzenlenmesi planlanan bu saldırı şans eseri başka bir havayoluna yapılmıştır.Bu saldırı, personelden gelebilecek iç tehdidin gerçekliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Yakın geçmişte Rus havayolu Metrojet’e yapılan saldırının da iç tehdit yolu ile gerçekleştiği göz önüne alındığında, bu tür bir güvenlik açığının tekrar yaşanmaması adına gerekli aksiyonların alınması hayati önem taşımaktadır.

Yaşanan tüm bu gelişmelerin ışığında, güvenlik anlamında kendimizi bilinçli hale getirmemiz son derece büyük bir öneme sahiptir. Terör eylemlerinin bu denli günlük hayatımızın içine girmesi, her şeyden önce güvenlik bilinci ile hareket etmeyi zaruri hale getirmiştir. Terör olayları dünyanın neresinde olursanız olun gerçekleşiyor ve ne yazık ki bu olayların etkisinden zarar görmeden korunmak için kesin bir çözüm yok. Fakat belli başlı adımları izleyerek bu riski azaltma şansınız bulunabilir.

Farklı Bir Güvenlik Kültürü İçin Gerekli 7 Adım

1 Saldırganın Bakış Açısı ile Bakın
Güvenli tutmaya çalıştığımız çevreyi neye karşı koruduğumuzun farkında olmak, icra edilen güvenliğin tam anlamı ile yapılması için gereken ilk adımdır. Koruduğu tesisin ya da kişinin ne amaçla korunduğunun farkında olmayan güvenlik memurunun sayısı sizi gerçekten hayrete düşürebilir. Karşı karşıya olduğumuz tehdidi anlamak için öncelikle tehdidin kaynağı olan düşmanı anlamamız gerekmektedir. Saldırıyı yapacak düşman gibi düşünmek; nereye saldırılacağı, terörist operasyon metotları ve saldırı anında saldırganların sergilediği şüpheli işaretlerin tespiti gibi konularda size müthiş bir avantaj sağlayabilir. Güvenlik konseptine saldırganların gözü ile bakabilmek, ezber üzerine çalışan birçok güvenlik personelinin gerçek anlamda güvenlik mantığı ile çalışmasını ve bu mantığı özümsemesini sağlayacaktır. Personele verilen eğitimlerin bu bağlamda revize edilmesi, gerek personel gerekse icra edilen güvenliğin kalitesi konusunda radikal bir değişiklik yaratacaktır.

2 Kişisel Hale Getirin
Eğer güvenlik zafiyetinden dolayı ortaya çıkan sonuçlar kişisel bir etki yaratıyorsa, bu durumun yaşanmaması için daha fazla dikkatli davranırız. Yaşadığınız evin ya da ailenizin tehlike altında olduğunu düşünün. Bu durum sizi kesinlikle daha dikkatli hale getirir ve tehlikeye karşı koymak için elinizden gelen her şeyi yaparsınız. Sonucu sizi kişisel olarak etkileyecek olan olaylara karşı savunma sisteminizi daha sağlam tutma yönünde bir eğilim gösterirsiniz ve daha ihtiyatlı davranırsınız. Sistemin etkinliğini deneyen güvenlik testlerinde ya da denetlemelerde sizin sorumlu olduğunuz bir alanda güvenlik açığı tespit edildiğini düşünün.Sonrasında da yöneticileriniz ile yapacağınız görüşmeyi düşünün. İşte bu durum da kişisel. Bu nedenle de işini en iyi şekilde yapmaya özen gösterir. Aslına bakarsanız bu durum sizde ve personelinizde çok güzel bir bakış açısı yaratabilir. Çalıştığınız ortamın güvenliğinin sağlanmasında ve işlerin sorunsuz şekilde ilerlemesinde doğrudan bir katkınız bulunacak ve bu sayede tüm personelin sorumluluk ve aidiyet duygusu da gelişmiş olacaktır.

3 Sorumluluklarınızın Farkında Olun
Güvenlik görevlisinin sorumluluğu nedir ya da neleri kapsar? Bu soru, sektörün uzun süredir kendi içinde sorguladığı, fakat bir türlü net olarak cevaplandıramadığı bir durum olarak yerini koruyor. Aslında bu sorunun cevabını bulmak için yapılması gereken tek şey ortak akılda buluşmak. Ortak akılda buluşmanın önemini şu şekilde belirtebiliriz. Bir proje ile ilgili güvenlik uygulamasına geçilecek ve bu durum hakkında iki farklı avukatın görüşüne başvuruyorsunuz. Avukatlardan biri uygulamayı destekleyen bir argümanı savunurken, diğeri uygulamaya karşı çıkan bir argüman ile karşınıza gelebilir. Daha ilginci ise her ikisi de argümanlarını savunurken bu savunmayı yasal yükümlülüklere bağlayacaktır. Mesela, bir serserinin bir vatandaşı tesisinizi koruyan güvenlik personelinin önünde dövdüğünü düşünün. Bu durumda personelden beklentiniz tam olarak nedir? Sizce yalnızca gözlem yapıp, olayı raporlaması yeterli midir? Gözlem ve raporlama prosedürünün sizi olay ile ilgili yasal yükümlülükten kurtarması gerekir. Fakat birçok olayda bu prosedür ortak akıl kavramının gereklilikleri ile uyuşmazlık gösterebilir. Sonuç olarak, personelin temel görevi, tesisin güvenliğini sağlamak ve tesisi tehlikelere karşı korumaktır. Örneklediğimiz bu senaryoyu, farklı güvenlik görevlilerine anlatın ve kendilerinin nasıl bir aksiyon alacağını sorun. Muhtemelen farklı farklı cevaplar duyacaksınızdır. Bu nedenle sorumluluklarınızın net ve anlaşılır biçimde belirlenmesi ve bu standardın korunması, etkin bir şekilde güvenlik icra edebilmeniz adına büyük öneme sahiptir.

4 Prosedürleriniz Net ve Belirgin Olsun
Firmaların neredeyse her türlü işleyiş ile ilgili bir prosedürü vardır. Fakat bazen yayınlanan bu prosedürlerin belirsiz olmasından dolayı, uyulması gereken talimatlar personel tarafından yanlış anlaşılabilir. Örneklemek gerekirse, güvenlik sektöründe görevli olan yöneticiler, amirler ya da eğitmenler personele şüpheli bir durum ile karşılaşmaları halinde mutlaka bir üst amirlerine haber vermeleri konusunda uyarılarda bulunurlar. Peki personel, neyin şüpheli olup neyin olmadığını neye göre belirleyecek? Ya da şüpheli bir durum ile karşılaşması halinde amirine söylemesi yeterli mi olacak? Bunun yerine; bu durumu şüpheli durum ya da davranış analizi yaparak yorumlaması ve daha da önemlisi bu şüpheyi kötü niyetli bir operasyon metodu ile ilişkilendirebilmesi daha doğru olmaz mı? Bu şekilde verilmiş bir talimat hem yoruma kapalı olacaktır hem de daha mantıklı bir dayanağı olacaktır.
Başka bir örnek üzerinden yol alacak olursak; silahlı saldırı olaylarında uyulması gereken talimatlar genelde saklanmak ya da kendinizi bir yere kilitlemek yönünde verilir. Fakat bu durum gerçekten de en iyi seçenek olmayabilir. Bu tarz bir saldırı ile karşı karşıya kalındığında yapılması gereken en önemli şey saklanmak yerine tehlikeden uzaklaşmak ve saldırganı etkisiz hale getirmek adına zaman kazanmaktır.
Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir ve birçoğu uygulama açısından tartışmaya açıktır. Herhangi bir karışıklığa yol açmamak ve personelin durumu tam anlamıyla kontrolü altına alıp işini düzgün bir şekilde icra edebilmesi adına, net ve belirgin prosedürleriniz olması ve bu prosedürlerin personele düzgün bir şekilde aktarılması önem arz etmektedir.

5 Aidiyet Duygusu Geliştirin
Birçok uzman iç tehdidin, sektör genelinde güvenliğin en fazla göz ardı edilen kısmı olduğu yönünde görüş bildirmektedir. Güvenlik uygulamalarınızı yapılandırırken yalnızca dış tehditleri göz önünde bulundurmak sizi yeteri kadar güvenli tutmaz.
Personel kanadından gelebilecek bir iç tehdit ile başa çıkmanın en iyi yöntemi, ekibinizde yaratacağınız aidiyet duygusudur. Peki, bunu nasıl yapacaksınız? Öncelikle personeliniz ile sağlıklı bir ilişki kurmalı ve kendilerini değersiz hissettirecek davranışlardan kaçınmalısınız. Personelin kendini iyi hissettiği huzurlu bir iş ortamında, iç tehdit hadisesi ile karşılaşma ihtimaliniz çok daha düşüktür. Çünkü çalışanlarınız size ve şirketine karşı kötü düşünceler beslemeyecektir. Kendilerini bir topluluğa ait hissedip bu topluluğa karşı sorumluluk sahibi olacaktır. Bu sayede ekip içerisinde çürük bir elma var ise tespit edilmesi de daha kolay olacaktır.

6 Karar verin! Önce Güvenlik mi, Önce Emniyet mi?
Gerek iş ortamında gerekse özel hayatımızda, kişisel emniyetimiz her şeyden önce gelir. Bu durumu o kadar ciddiye alırız ki birinci önceliğimiz kişisel emniyetimizdir. İş ortamında ve ofislerde uygulanan İş Sağlığı ve Güvenliği kuralları, eğitimler, denetimler, iş kazalarını engellemek adına alınan önlemler, “Önce Emniyet” şeklinde asılan uyarılar ,vb. Düşündüğünüz zaman hepsi kişisel emniyetimiz için. Peki, neden güvenlik uygulamalarımıza da bu şekilde öncelik vermiyoruz? Aksine, toplum genelinde güvenlik birçok kişi tarafından gereksiz ve angarya bir uygulama olarak algılanıyor. Maliyet bazlı yönetilen birçok firma zarar etmemek adına güvenlik uygulamalarından feragat etmekte herhangi bir sorun görmeyebilir. Buna ek olarak, bazı firmalar “Müşteri Memnuniyeti Güvenlikten Önce Gelir” tarzında bir mantalite ile yönetiliyor olabilir. Bu noktada güvenliğin ne derece önemli olduğunu düşünmekte fayda var. Dolayısıyla önceliklendirme açısından güvenliğin ayrı bir yere sahip olması gerektiğini unutmamalısınız.

7 Güvenliğin Dolaylı Faydalarını Unutmayın!
Güvenlik uygulamaları ile ilgili unutulmaması gereken bir diğer önemli husus ise güvenlik için yapılan harcamaların boşa gitmediğidir. Öyle ki bu durum, birçok güvenlik yöneticisi tarafından yıllardır kanıtlanmaya çalışılmıştır. Etkin bir şekilde uygulanan güvenliğin birçok anlamda faydasını görebilirsiniz. Hatta dolaylı yoldan güvenlikle ilgisi olmayan kişilere bile etkisi olacaktır. Örneğin, ofis binasının girişinde akşam vakti bulunan bir güvenlik personeli, geç saatlerde çalışmak zorunda kalan bayan personelin daha rahat ve güvenli hissetmesini sağlayacaktır. Güvenlik riskinin yüksek olduğu bölgelerde müşteriler, güvenlik personeli bulunmayan alışveriş merkezlerine gitmek yerine güvenlik uygulaması bulunan mağazalara ziyarette bulunacaktır. Buradan yola çıkarak, bu durumun ticari bir etkisinin olduğunu da rahatça belirtebiliriz.

Kaynak: http://chameleonassociates.com/

2016 Yılı Şubat Ayı Güvenlik Değerlendirmesi

Terörün, neredeyse 2015 yılının başından beri tüm dünyayı din, dil, ırk ya da milliyet gözetmeksizin hedef aldığı gerçeği Ocak ayı içerisinde de ulusal ve uluslararası platformda bir kez daha görüldü.
Çatışmaların uzun süredir devam ettiği, neredeyse iki aya yakın bir süredir sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı, gerek sivil gerekse güvenlik güçlerinin yaşamlarını yitirdiği ülkenin doğu bölgesinde, geçtiğimiz ayda da benzer durumlar meydana geldi.
Kolluk kuvvetlerinin servis beklediği bölgelere silahlı saldırılar düzenleyerek çok sayıda asker ve polisin şehit düşmesine sebep olan terör örgütü, özellikle Diyarbakır’da bulunan İlçe Emniyet Genel Müdürlüğü binasına yaptığı bombalı saldırı ile ülke gündeminin değişmesine sebep oldu.

Yaşanan bu terör olayının etkileri henüz geçmeden, tüm dünyada ses getiren bir diğer terör olayı ise; İstanbul’un turizm merkezi olarak kabul edilen Sultanahmet Meydanı’nda gerçekleşti. Sorumlusunun IŞİD olarak gösterildiği canlı bomba saldırısında, birçok turist yaşamını yitirirken, canlı bombayı önceden fark eden tur rehberinin çevredeki kişileri uyarması daha fazla can kaybını engelleyen tek sebep oldu.
Mısır’ın başkenti Kahire’de çoğunluğu İsrail vatandaşlarından oluşan bir turist grubunun konakladığı otele silahlı saldırıda bulunan IŞİD, saldırıdan bir gün sonra ise Mısır’ın turizm açısından önemli olan bir diğer kenti Hurgada’da bulunan bir otele silahlı saldırı düzenledi.

2015 Kasım ayında Paris’te düzenlediği eş zamanlı saldırıların aynısını bu kez de Endonezya’nın başkenti Cakarta’da düzenleyen IŞİD, şehrin 6 farklı yoğun bölgesinde bombalı saldırılar düzenlemiş ve daha sonrasında silahlı saldırılar ile çatışmalar gerçekleştirmiştir.

IŞİD düzenlediği saldırılar ile kıtalararası bir etki yaratırken, bu saldırıların hemen ardından bir diğer terör örgütü El Kaide’nin Afrika kolu, Burkina Faso’da yüzden fazla insanın rehin tutulduğu bir otel baskını düzenleyerek onlarca kişinin ölümüne sebep olmuştur. Otelin hedef olarak seçilmesindeki en temel sebep ise konaklayan misafirlerin çoğunlukla batılı diplomatlardan oluşması olarak gösteriliyor.

Yaşanan olaylar ne yazık ki terörün hız kesmeden devam ettiğini doğruluyor. Son dönemde yaşanan olayların ortak noktası ise turistik bölgelerin ve eğlence alanlarının hedef olarak seçilmesi. Özellikle IŞİD’in düzenlediği eş zamanlı saldırılar bu tespiti doğrular nitelikte. Bu bağlamda gerek kişisel güvenliğiniz gerekse başkalarının güvenliği açısından, çevrenize daha duyarlı yaklaşmanız ve güvenlik bilinci ile hareket etmeniz önem arz etmektedir.Sultanahmet Meydanı’ndaki saldırıda canlı bombayı önceden tespit edip insanları uyaran tur rehberi, bu duruma verilecek en iyi örnek olabilir.

Terör saldırılarında görülen bir diğer trend ise; otel saldırıları olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek bu sayımızda belirttiğimiz saldırılar gerekse Mali-Bamako’da yaşanan geçmiş terör saldırısı gibi olaylar, güvenlik konseptini farklı bir şekilde ele alıp değerlendirme yapmanızı gerektirebilir. Özellikle Burkina Faso’da yaşanan otel saldırısında görgü tanıkları, teröristlerin günün erken saatlerinde otele gelerek lobi bölgesinde ve otelin karşısında bulunan restorantta uzun bir süre vakit harcadıklarını belirtmişlerdir.

Güvenlik bilinci ile yaklaşım ve şüpheli işaretlerin tespiti ve yorumlaması konusunda kendini geliştirmiş bir birey, bu tarz bir olay ile karşı karşıya kalması durumunda olayların henüz gerçekleşmeden engellenmesinde önemli bir rol üstlenebilir.

Bu bağlamda çevremizde olup bitenlerin farkında olmak ve olayları farklı açıdan ele almak, kendimizi güvende tutmamızın en temel unsuru olmaktadır.

Kamuya Açık Yerlerin Korunması

Kamuya açık veya özel, devlete ait veya ticari hangi kurum olursa olsun güvenliği sağlamak adına bazı zorlukların üstesinden gelmek zorundadır.Kamuya açık olmayan yerlerde çevre güvenliği sağlanır ve yetkili kişilerin girişleri sıkı kontroller sonrasında gerçekleşir. Ancak,kamuya açık yerlerin, hem içeriden hem dışarıdan güvenliğini sağlayabilmek için karşılaştıkları farklı zorluklar vardır.

Alışveriş merkezleri, okullar, sağlık merkezleri, stadyumlar, eğlence merkezleri ve yüksek binalar gibi kamuya açık yerlerin hem iç hem dış güvenliğinin sağlanabilmesi için mantıklı bir güvenlik programı olmak zorundadır. Kamuya açık alanlarda sıkı giriş kontrolü olması gereken yerler de vardır. Özel, yarı özel ve ortak yürüme alanları, lavabolar ve ofisler gibi kamu alanı olan yerler bir aradadır. Burada bahsedilen açık alan kategorisindeki her yer, en az bir kez, gelen ziyaretçiler tarafından tehdide maruz kalmışlardır. Geçmişte,kamuya açık yerlerde gerçekleşen birçok saldırı ve şiddet eylemi olmuştur.

Terör tehdidi, kamu bilincinde önemli bir yere sahiptir ve tehdit seviyeleri dinamik olarak dünya çapındaki güncel olaylardan etkilenir. Mülk sahibi kişiler, sahip oldukları arazinin halka açık kısımlarını ziyarete gelen kişilerin güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler. Güvenlik, durumsal bir disiplindir ve tek bir kalıba sığmaz. Çoğu güvenlik programının amacı, suçun işlenme ihtimalini, ortamdaki tehditle orantılı şekilde azaltmaya çalışmaktır. Bu doğrultuda en az 2 sebep yüzünden periyodik güvenlik değerlendirmesi yapılması tavsiye edilmektedir; ilk sebep, tehdidin bulunduğu ortam zaman içinde değişikliğe uğramış olabilir.Diğer bir sebep ise, güvenlik teknolojisinin hızlı gelişmesi sonucu 3 sene önce bulunmayan daha yeni ve daha etkili çözümler geliştirilmiş olmasıdır.
Tehdidin bulunduğu çevrenin değişime uğraması ve güvenlik teknolojilerinin ve yöntemlerinin hızlı şekilde gelişmesi dolayısıyla, 3 yılda bir olacak şekilde, kapsamlı bir güvenlik değerlendirmesi yapılması ve bununla bağlantılı olarak gerekli olduğu takdirde yenileme ve geliştirme uygulamalarının yapılması gerektiği düşünülmektedir. Kamuya açık yerler sadece yeterli düzeyde korunmamalı, aynı zamanda halk tarafından da o yerler güvenli olarak algılanmalıdır. İnsanlar daha çok, güvenli olduğunu düşündükleri alışveriş merkezlerine gitmeyi tercih ederler. Aileler de aynı şekilde çocuklarını, güvenli olduğunu düşündükleri okullara göndermeyi tercih ederler.
Etkili bir güvenlik programının katmanlı olması gerekmektedir.

Korunması hedeflenen yerin değeri ve o yere karşı bulunan tehdit seviyesine göre belirlenecek bir çok katman vardır. Yüksek değerli hedefler için, kişiler ya da kurumlar daha detaylı bir güvenlik uygulaması talep ederler. Yanda gösterilen grafiğe göre, yüksek değeri olan 1.katman için, değeri daha düşük olan 6.katmandan daha ayrıntılı bir güvenlik uygulaması gereklidir. Grafik aynı zamanda, tüm bölge için bütün güvenlik katmanlarının kullanılmasına gerek olmadığını da göstermektedir. Güvenlik uygulamasının yoğunluğu, korunan yerin ve o yere karşı bulunan tehdidin seviyesine göre belirlenmektedir.
Kamuya açık yerler nasıl daha güvenli hale getirilebilir?
“Nereye gittiğini bilmeden önce, nerede olduğunu görmelisin.”
Hastaneleri, alışveriş merkezlerini, okulları ve eğlence merkezlerini güvenli hale getirmenin ilk adımı, tarafsız bir güvenlik değerlendirmesi yapmaktır. Çünkü, güvenlik, durumsal bir disiplindir ve aynı amaç için geliştirilmiş 2 ayrı güvenlik planı birçok farklılık gösterecektir. Hedefler evrensel olabilir ama bu hedefleri gerçekleştirme yöntemleri duruma göre belirlenmelidir. Güvenlik programının durumsal doğasını belirleyen bazı faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz;

 Korunacak yerin bulunduğu çevre, konum
 Suç tehdidinin bulunduğu çevreyle ilgili parametreler
 Yerel kanunların niteliği ve desteği Sosyo-ekonomik çevre
 Mimari dizayn
 Müşterilerin sosyolojisi
 Korunacak yerin tarihçesi

Bu ve bunun gibi diğer sebepler dolayısıyla atılacak en iyi ilk adım, kapsamlı bir güvenlik değerlendirmesi yapmaktır.
Güvenlik değerlendirmesi süreci, aynı zamanda, rastgele seçilen yöntemlere göre maliyet açısından da daha uygun ve daha etkili olacak yöntemi bulma ve uygulama konusunda faydalı olacaktır. Bu değerlendirmeyi yapmadan korunacak yerlerin az veya çok risk altında bulunan tüm birimlerine aynı seviyede güvenlik sağlamak, iş gücü ve bütçe açısından dezavantaj yaratacaktır. Burada vurgulanmak istenen yöntem, korunacak yerin tehdit seviyesine göre ayrılması ve ayrı seviyelerde güvenlik gerektiren yerlere gerekli korumanın sağlanarak, daha efektif hale getirilmesidir.
Örneğin,2 ayrı ekip tarafından gerçekleştirilen 2 ayrı güvenlik katmanı oluşturduğumuzu düşünelim. İlk ekip, tehdidi azaltmaya ve caydırıcı olmaya çalışmakla görevli birinci katman güvenlik ekibi olacaktır. Bu kişiler, kurumun standart güvenlik memurlarından oluşan bir grup olabilir. Bu memurların yüksek seviyede tespit eğitimi almalarına gerek olmamasına rağmen, gözetim ve tarama yaparak caydırıcı olma konusunda eğitilmiş olmaları gerekmektedir. Bu ekip,giriş-çıkış kontrolleri, devriye, yönlendirme gibi daha geleneksel dış güvenlik uygulamalarını yürütmekten sorumlu güvenlik memurları olacaktır. Bu ekibimiz binanın dış-çevre güvenliğini sağlarken, teknik açıdan eğitilmiş ve daha kapsamlı güvenlik uygulamaları gerçekleştirmekle görevli diğer ekibimiz de binanın iç güvenliğinin sağlanmasında görevli olacaktır. Böylece, korunacak bölgenin çevresel koşulları göz önünde bulundurularak, aynı zamanda katmanlı bir güvenlik programı uygulanması sayesinde her kurum veya yerleşke bulunduğu çevreye göre kendi güvenlik stratejisini oluşturabilir ve başka alanlarda kullanılan geleneksel yöntemlerden kurtularak, kendi bütçe ve kaynaklarından daha etkili şekilde faydalanabileceği efektif bir koruma sağlayabilir.

Kaynak: Ami Toben, Surveillance Detection And Mitigation For Facilities And Campuses & William H. Nesbitt CPP, President of Security Management Services International, Inc. ,The Challenge Of Securıng Publıc Access Facılıtıes

Bina ve Tesis Güvenliğinde Akılcı Olmak

Mali’nin başkenti Bamako’da yaşanan otel saldırısı, tüm dünyada ses getirirken başta oteller olmak üzere tüm bina ve tesislerin güvenliği ile ilgili mevcut uygulamaların etkinliğinin sorgulanmasına sebep oldu. Ancak, herhangi bir güvenlik görevlisinin, diplomatik plakaya sahip bir araçla gerçekleştirilen saldırıyı engellemesini ya da saldırganları etkisiz hale getirmesini beklemek makul ve gerçekçi olmaz. O halde daha iyi güvenlik sağlamak adına otelleri,bina ve tesisleri bir nevi “kaleler” haline mi getirmeliyiz? Tabii ki hayır. Bu tür saldırı olaylarının gerçekleşme riskini ve yarattığı hasar ve zayiatı azaltmamızı sağlayacak uygulamalar bulunmaktadır.
Bu yazımızda, tüm sektör yöneticilerinin göz önünde bulundurmaları gereken iki önemli güvenlik konseptinden -Tespit Etme, Önleme ve Kontrol Altına Alma- bahsedeceğiz.
Bina ve Tesis Güvenliğinde Katmanların Önemi
Çeşitli katmanlardan oluşan bir güvenlik uygulaması, icra edildiği tesis ne olursa olsun etkinlik açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu katmanları mülk sınırı, dış çevre, iç çevre, tesisin dış kısmı ve iç kısmı olarak sınıflandırmak mümkün. Bu katmanların her biri, birçok tehdit ve risk ile karşı karşıya kalabilir. Fakat zekice tasarlanmış bir güvenlik programı, tüm bu katmanları proaktif bir şekilde gözeterek, muhtemel tehditleri ortadan kaldırmanıza ve çalışanlar ile birlikte misafirlerinizin de güvenliğini sağlamanıza yardımcı olacaktır.
Mülk sınırı olarak adlandırdığımız en dış katman, güvenliğin istihbarat toplama noktası olarak kullanıldığında tesisinizi koruyan bir şemsiye olarak düşünülebilir. İdeal bir dünyada bu şemsiye, dışarıdan gelecek tehditleri önceden tespit edip saldırganları aksiyon almadan etkisiz hale getirmenize yardımcı olacaktır. Ancak ne yazık ki ideal bir dünyada yaşamıyoruz ve mülk sınırı güvenliği çoğunlukla ihmal ediliyor. Teknolojik gözetim yolu ile tespit uygulaması bu ihmalkârlığı ortadan kaldırmak adına iyi bir başlangıç olabilir.

Mülk Sınırında Gözetim ve Tespit
Mülk sınırı çevresinde karşılaşılan en temel tehdit, saldırganların tesis hakkında bilgi toplama amacıyla yaptıkları gözetim olarak karşımıza çıkıyor.Terorist saldırıların sonrasında yapılan incelemeler, saldırılar gerçekleştirilmeden önce teroristlerin hedef hakkında istihbarat topladığını kanıtlıyor. Saldırganların gözetim yapmalarındaki temel amaç, hedef hakkında bilgi toplayarak hedefin güçlü ve zayıf yanlarını analiz etmektir. Bu sayede, saldırılarını kendileri için kolay ve başarılı hale getirecek yöntemi belirlemektedirler. Bir otelin karşısında, araç içerisinde bekleyen ve otelin fotoğraflarını çeken kişi veya kişiler sizce ne yapıyor olabilir? Peki ya bina çevresinde turlayan ve giriş noktaları ile güvenlik kameraları hakkında notlar tutan bir kişi? Güvenlik katmanının bu noktası, potansiyel bir atağı durdurmanız için en ideal aşama olacaktır.
Saldırganların ataklarını dağın tepesinden yuvarlanmaya başlayan bir kartopu gibi düşünün. Kartopu yuvarlandıkça hız ve ivme kazanıp yıkım gücü artacak ve durdurulması imkansız bir hal alacaktır. Çığ altında kalmaktan kurtulmanın en kolay ve güvenli yolu, kartopunu daha yuvarlanmaya başlamadan yok etmektir. Yani, güvenlik bilinci ile konuşacak olursak; mevcut tehdidi mümkün olan en erken sürede ve hedeften en uzak noktada durdurmalıyız. Buradan yola çıkarak gözetim ve tespit metodunun güvenlik uygulamalarında ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu söylemek doğru olacaktır. Dolayısıyla, personelin gerekli eğitimleri alması ve bu yönde bilinçlenmesi, potansiyel tehditleri oluşmadan tespit etme ve önleme adına yardımcı olacaktır.
Sistem Testlerine ve Bilgi Toplamalarına Karşı Dikkatli Olun
Saldırganların bir diğer taktiği de saldırılarını gerçekleştirmeden önce hedef üzerinde prova yapmalarıdır. Tesisin giriş noktasına aracı ile gelip, görevliler ile muhabbet ederek giriş yapılması yasak bölgelere geçmeye çalışılması. Restoran rezervasyonu ya da toplantı bahanesi ile binaya giriş yapılmaya çalışılması. Her iki durum da oldukça masum görünüyor değil mi?

Hatta ikinci örnek, özellikle bir otele giriş için son derece geçerli bir sebep. Fakat bu tür masum teşebbüsler, aslında saldırganların tesisinizde tam olarak nasıl bir güvenlik uygulaması olduğunu tespit etmek için hazırladıkları göstermelik bir hikâye olabilir. Hatta, sıradan bir ayaküstü muhabbet ile bile binada metal detektör veya x-ray olup olmadığını, tesis genelinde kaç tane güvenlik personelinin çalıştığını, silahlı güvenlik görevlisinin olup olmadığını ve güvenlik kontrollerinin ne kadar etkin olduğunu bile öğrenebilirler.
Saldırganlar bilgi toplama konusunda farklı teknikler kullanabilirler; örneğin, otele konaklamak üzere gelen bir misafirmiş gibi giriş yaparak, güvenlik personeli ve uygulamaları hakkında önemli bilgiler edinebilirler. Hatta , kendi adamlarını otele çalışan olarak yerleştirip, otel hakkında ne kadar değerli ve önemli bilgi varsa hepsini elde edebilirler.
Açıkçası,bu sızıntıları tespit etmenizi sağlayacak özel bir işaret yok. Bu noktada da yine eğitim karşımıza çıkıyor. Hem de bu defa hiç olmadığı kadar ciddi bir öneme sahip. Personelinizin karşılaştığı şüpheli durumları ya da kişileri tespit edebilmesi, tespit ettiği şüpheli işaretleri yorumlayıp güvenlik konsepti ile ilişkilendirebilmesi tesisiniz için hayati bir öneme sahip. İşyerinize ziyarete gelen bir kişi ya da otele konaklamaya gelen bir misafir, davranışlarından dolayı güvenlik görevlisine ya da resepsiyon çalışanına güven vermiyorsa ya da tesisinizin standart misafir profiline uymuyorsa, güvenlik müdürü derhal bilgilendirilmelidir.
Tabii ki bu noktalara dikkat ediyorken asıl tehdidin personelin kendisinden de gelebileceğini unutmayın ve işe alım süreçlerinizi bu durumu göz önüne alarak revize edin.
Önleme ve Kontrol Altına Alma
Saldırganların harekete geçmeleri halinde personelin de derhal acil duruma geçmesi gerekmektedir. Mantık son derece basit: Saldırganları etkisiz hale getir.
Etkisiz hale getirmek, direkt olarak yok etmek anlamına gelmiyor. Önleme ve kontrol altına almanın en temel amacı, saldırganların tehlike arz etmediği bir durum yaratmaktır. Saldırganları tek başlarına bir odada kilitli tutmak, etkisiz hale getirmenin en güzel örneği olabilir. Saldırı gerçekleşmeden misafirleri ve personeli tahliye etmek ise saldırının kendisini etkisiz hale getirmenize örnek olarak gösterilebilir.

Saldırganın yok edilmesi ya da yaralanması da pek tabii etkisiz hale getirmek anlamına gelebilir. Fakat dünya genelinde birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de güvenlik personeli görevlerini çoğunlukla silahsız olarak icra etmektedirler. Bu nedenle personelin silahlı saldırganları fiziki olarak etkisiz hale getirmeleri neredeyse imkansız bir hal alıyor. Dolayısıyla, saldırganlar ve potansiyel kurbanlar arasında zaman ve mesafe farkı yaratmak alınacak en iyi aksiyon olarak karşımıza çıkıyor.
Personel, Teknoloji ve Prosedürler Aracılığı ile Zaman ve Mekan Bariyeri Yaratmak
Saldırıyı önleme ve kontrol altına alma metodunun en temel prensibi, saldırganlar ve potansiyel kurbanlar arasında zaman ve mesafe farkı yaratmaktır. Saldırganlar kurbanlarına ulaşmak için ne kadar çok zaman harcarlar ise; kolluk kuvvetlerinin olay yerine ulaşması ve saldırganları etkisiz hale getirmesi ve kurbanların saldırıdan kurtulma şansı o kadar artar. Güvenlik personelinin silahlı olduğu durumlarda ise bu zaman farkı, saldırganlara karşılık vermek için kendilerine müthiş bir avantaj sağlayacaktır. Zaman ve mesafe farkı yaratmak için tesis içerisine ve çevresine uygun şekilde konuşlandırılmış bariyerler, çitler ya da giriş kapıları kullanılabilir.
Tüm bunlara ek olarak kilit altına alma prosedürünün hayati önemi de unutulmamalıdır. Bina içerisindeki personelin dışarıdan bir patlama ya da silah sesi duyması halinde, binanın tüm giriş çıkışlarını kapatması saldırganların içeri girmesini engelleyecektir. Bu senaryoda saldırganlar otele kapıları kırarak girmeye çalışsalar bile, bu durum saldırganlar ve içeride bulunanlar arasında zaman farkı yaratacaktır. Unutulmamalıdır ki, saldırganların potansiyel kurbanlar ile karşılaşmasının geciktiği her an, kaçma ve hayatta kalma şansının katlanarak yükselmesi demektir. Sunduğunuz hizmeti olumsuz yönde etkilemeden de uygulayabileceğiniz birçok kilit altına alma yöntemi mevcut. Bu konuda profesyonel bir yardım almanız, gerek tesisin gerekse personel ve konukların korunması konusunda son derece faydalı olabilir.

Acil Durum Prosedürleri ve Eğitim
Personelin aldığı eğitim, acil bir durum yaşanması halinde sahip olduğunuz en önemli güvenlik uygulamasıdır.Takdir edersiniz ki silahlı bir saldırganı etkisiz hale getirecek bir kamera sistemi bulunmamaktadır. Ya da hiçbir kilit sistemi sizi saldırganlardan sonsuza kadar korumaya yardımcı olmayacaktır. Peki, sahip olduğunuz acil çıkışlar, konuklarınızı güvenli bir noktaya götürmek için gerekli direktifleri verebilir mi? Yalnızca eksiksiz bir şekilde eğitimini almış bir personel, bu saydıklarımızı ve daha fazlasını yerine getirerek, kritik bir saldırı anında etkin bir şekilde güvenlik sağlayabilir.
Birçok güvenlik personeli, silah veya patlayıcıyı nasıl tespit edeceğini biliyor olabilir. Fakat tespit ettiklerinde ne yapacakları konusunda fikir sahibi olan personel sayısı gerçekten çok az. Temizlik personeli, teknisyen ya da güvenlik personeli, saldırı anında kim olduğunuz ya da ne iş yaptığınız hiç önemli değil. Önemli olan tek şey, saldırı anında ne yapacağınızı ve nasıl tepki vereceğinizi biliyor olmanız. Acil durum prosedürleri, yeri unutulmuş bir dosya odasının raflarında saklanmamalı. Bu prosedürler kesinlikle her an ulaşabileceğiniz bir noktada bulunmalıdır. Daha da önemlisi, tüm personelin bu prosedürleri biliyor olması ve uygulamaya hazır olması gerekmektedir. Bu durumun sağlanması için ihtiyacınız olan tek şey ise sürekliliğini yitirmeyen etkin bir eğitim sürecidir. Etkin bir eğitim ile kast ettiğimiz nokta ise kesinlikle konferans odanızda yapacağınız yarım saatlik bir ders değil. Bu noktada önemli olan yalnızca eğitimin verilmesi ve personelin tam anlamıyla bu eğitimi anlaması değil, ayrıca eğitimde öğrendiklerini gerçek hayatta uygulayabiliyor olmasıdır. Saldırı anında, uygun şekilde eğitilmiş bir personel, silahlı kişiler bu noktaya ulaşmadan sorunsuz bir şekilde tahliye edebilir. Stres seviyesinin yüksek olduğu ve masum insanların hayatlarının tehlikede olduğu bu tür durumlarda, gerekli eğitimleri almamış personelin doğru şekilde hareket etmesini beklemek kesinlikle mantıklı olmayacaktır.
Tabii ki bina/tesis güvenliğini sağlamanız için bu makaleden daha fazlasına ihtiyacınız var. Fakat saldırıların da hız kesmeden devam ettiğini göz önüne alırsak, radikal kararların alınması yadsınamaz bir gerçek. Bu bağlamda insanları güvende olduklarına inandıran, fakat yalnızca görüntüden ibaret olan güvenlik anlayışını bırakmamız, personel ve konukları gerçekten güvende tutacağımız daha akılcı ve gerçekçi bir güvenlik bilincine sahip olmamız gerekmektedir.

Kaynak: Mac Segal, Senior Security and Safety Consultant /http://www.assolution.com